Lazların Tarihi

LAZLARIN GERÇEK TARİHİ - 1

Lazların Tarihçesi
Lazlar coğrafi, tarihsel ve kültürel olarak, bu gün batı gürcüstan olarak bilinen Kolheti’yle ilişkili bir topluluktur.
Lazlar ve Lazika krallığına ait bilgiler sanıldığının aksine, hiç de yetersiz değildir.
Özellikle Prokokpius’un aktardığı Lazika ve pers Savaşları’yla ilgili bilgilere tamamı ile ulaşılmıştır. Laz Kralları da, tek tek isimleri ile bilinmektedir. 15 Laz Kralından söz edilmektedir. Bu yapılmakta olan akedemik çalışmalar sonucunda, daha da ayrıntılı bilgiye ulaşmak mümkündür. Pers Kralı ve Bizanslı bir temsilci arasında yapılan, bir anlaşmadan bahsedilmektedir. Bizans temsilcii tarafından, antik döneme kadar uzanan tüm Laz krallarının isin listesine değinilmektedir.



Roma/Bizans Yazarlarının Eserlerinde Lazlar
Lazlardan, Laz adıyla etnik bir topluluk olarak ilk kez bahsediler 1.yy tarihçisi Plinius olmuştur. Trabzon ile Doğu Karadeniz Kırım kıyılarını 131 yılında dolaşan Arrianus; ünlü Coğrafya’sını 150 yılında yazanPtolemeus; Bizans elçilik heyetine katılarak 448 yılında Atilla’nın Sarayına varmış olan Priskos; 532 yılında Belisarius’un seferine katılarak Lazlar ülkesini gören Prokopius; 552-558 yılları olaylarını yazan Agathias; 558-582 yılları olaylarını yazan Menandros ve Theophanes gibi bir çok yazar Lazlardan, Lazların komşuları ve Roma/Bizans ve Pers devletleriyle olan ilişkilerden ayrıntıyla bahseder.


2.yüzyıl tarihçisi Arrianus zamanında, Lazlar Sohumi’den başlamak üzere Trabzon’a kadar olan bölgede yaşamakta idi. Roma/Bizanslıların Laz dedikleri bu insanlara, Gürcüler ve Abhazlar, Megrel; Roma/Bizans’lıların Lazika dedikleri devletlerine de, Gürcüler ve Abhazlar/Abhazalar Egrisi demekteydi.
Gagra’dan başlamak üzere Çoruh yatağına kadar uzanan Lazika (=egrisi) Krallığı etnik olarak bugünkü Megrelya, İmeretya, Gurya ve Acara bölgelerini de kapsıyordu. Trabzon’un doğu kesimindeki Lazlar, Lazika Krallığı’nın siyasi sınırlarının dışındaydı.

KOHHEDİ = LAZİKA 
Lazların en eski tarihleri, Kolheti yönetim ve kültür alanıyla yakınsan ilişkilidir. 6. yüzyıl Bizans tarihçisi Prokopius, "eskiden kullanılan Kolh adının, Laz adıyla yer değiştirdiğini” belirtirken; Prokopius’un gençe çağdaşı olan (aynı dönemde yaşamış) Agathias da "çok eski çağlarda, Lazlara Kolh” denildiğini yazmaktadır. "Lazlar, kuvvetli ve cesur olup, diğer kabilelere de hükmetmektedirler. Kolh aslından gelmiş olduklarından gurur duyuyorlar… Böyle zeki, çalışkan, uzun deniz yolculuğuna çıkan ve tcarette muafak olan başka bir halk tanımıyorum.”
Kolheti adından ilk kez, M:Ö: 8. yüzyıla ait Urartu Yazıtları’nda bahsedilmektedir. Kolheti yönetim alanı, yaklaşık olarak, Günümüz Gagra sınırından başlamak üzere, Çoruh yatağına kadar güneyde Karadeniz’i ilzyerek Trabzon’a kadar uzanmaktaydı. Kolheti’nin etkinliği, Kuzeyde Kırıma kadar da ulaşmakta idi. Milattan öncesine dayanan çeşitli yazılı kaynaklar, Güney-Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan, birbiriyle kaynaşmış ve Kolheti vadisinde yaşayanların akrabaları olan kabileleri zikreder.

Kolheti, Homerik Çağ Greklerinin ilgi alanıydı. Argonotlar, Karadeniz’i aşarak Altın Post’u ele geçirmek için Kral Aeetes (0ayet)’in Ülkesi Kolheti’ye ayak basmışlardı. Altın Post efsanesi, Grek tacirlerin, bölgeyle olan ticari ilişkileri konusunda önemli ipuçları gözler önüne sermektedir. M.Ö. 3. yüzyılda yaşamış olan Rodoslu Apollonius’un Argonotika adlı eserinde Phasis (=Ridoni) nehrine ve Kolheti’nin yönetim merkezi Eia’ya referanslar yapmaktadır. Batı dilinde medicine olarak geçen terimin, Kolheti kralı Ayet’in akıllı ve güzel kızı Medea’nın adından geldiği çeşitli kaynaklar tarafından ileri sürülür.


M.Ö. 7. yüzyıldan başlama üzere, Grek koloniciler Trapezus (0Batumi), Phasis (=Poti), Diascurias (=sohumi) ve Pitiunt (=Pitsunta) gibi ticaret merkezlerini, Karadeniz kıyılarında kurmaya başladılar.
M.Ö. 401-400 yıllarında, ordusuyla birlikte Güney-Doğu Karadeniz Bölgesinde’n de geçen Ksenophon, onbinlerin dönüşü (=anabasisis) adlı eserinde bu yöre kavimleri hakkında bilgiler vermektedir.
Homeros, Odysseia adlı eserinde, Kral Ayet’in ülkesi Kolheti’yi de anmaktadır.
Günümüzde yapılan arkeolojik kazılar, gün ışığına çıkan en eski antik kent ve diğer yerleşim birimleri ve diğer bulgular, yazılı kaynaklar Kolheti’nin maddi zenginliklerini ve kültürünü gözler önüne sermektedir. Yapılan bilimsel çalışmalar, Kolheti’nin de içinde bulunduğu bölgenin eski Taş devri’nden beri insanların yaşama alanı olduğu göstermiştir.


Herdot’un Siyah Mısırların ÜLkesi olarak andığı Kolheti’nin, ülke dışında da kullanılan ve Kolhuri Tetri denilen kendi gümüş sikkeleri de vardı.

Karadeniz, Grekler ve Kolhlar arasında önemli ve sürekli rekabet alanıydı. Kolhlar Çoruh (=Akampsis)’u aşarak, Trabzon’un doğusuna kadar olan bölgeye yerleşmeye başlamışlardı. Kolheti M.Ö. 1. yüzyıldan itibaren saldırganlara karşı savaşmak zorunda kaldı. Bu saldırganlardan ilki Roma İmparatorluğu’ydu. M.Ö. 1. yüzyıldan sonra Kolheti (=Lazika) ve Kartli (=Gürcüstan) arasında, birbirlerinin üzerine üstünlük kurmayı amaçlayan sürekli savaşlar yaşandı. Bu savaşlar sonucunda, Roma İmparatorluğu bölgeye askeri müdahalede bulundu.
Roma’lı saldırganar Kafkasyaya girdiğinde güneyde üç krallık bulunuyordu. Kolhedi (=Lazika) Krallığı, Kartli (=Gürcüstan) Krallığı, ve Albanya Krallığı.
Pompeius M.Ö. 1. yüzyılda (67-66), Kartli (=Gürcüstan)’yi (65) ve Kolheti (Lazika) yi (64-63)bele geçirdi.



 



Kolh = Laz/Kolheti = Lazika
M.S. 1. yüzyıldan itibaren Kolh yerine Laz olarak adlandırılan Lazlar (=Megreller), önce Pontus Krallığı’na ve daha sonra da Roma İmparatorluğu’na karşı bağımsızlık savaşı başlattılar. 69-79 yıllarında, Lazların başında bulunan Anicetus, halkını Roma’lılara karşı ayaklandırdı. Rolmalılar stratejik bir bölge olan Lazika’yı bırakmak istemiyorlardı. Ancak Lazların özgürlük mücadelesi karşısında Lazika’yı terketmek zorunda kaldılar. Lazika Krallığı giderek güçlendi ve bugün batı Gürcüstan olarak bilinen bölgede h^akim oldu. Lazika’nın güçlenmesi, Laz akınlarının Çoruh’u aşarak Güney-Doğu Karadeniz Bölgesi’ne yönelmesi ve Lazların bu bölgeye kitlesel göçleri, Pontus Kralı II. Polemon’u tedirgin etti. II. Polemon, Krallığını Lazlardan koruyabilmek için hükümetini Romalılara teslim etti. Krallığı Roma’nın bir eyaleti haline geldi. bu eyalete Pontus Polemonyakos adı verildi. Trabzon’un doğusunda Çoruh yatağına kadar olan bölgede Lazların yoğun olarak yaşadıkları bir bölge haline gelmesine rağmen Lazika Krallığı’nın yönetimi dışında kaldı.



Dönemin Dengeleri Ve Lazika Krallığı
2. yüzyıldan başlamak üzere, Romalıların Lazika adını verdiği Egrisi Krallığı güçlendi ve 4. yüzyılda yönetim alanını Trabzon’a kadar genişletemedi ise de etki alanı içine aldı. Lazika Krallığı’nın güçlenip genişlemesi, görünürde Roma İmparatorluğu açısından bir tehtit oluşturmuyordu. Doğudaki Roma varlığını Persler, Gotlar ve daha sonraları da Hunlar tarafından bertaraf edilmek istenmesi, Lazika Krallı’nı bu bölgede Roma İmparatorluğu içi doğal müttefik haline getirdi. Lazika Krallığı’nın güölenmesinde, Roma İmparatorluğun’nun gerilemeside etkili oldu.
3. yüzyıla kadar oldukça genişleyen Roma İmparatorluğu, batıda Atlas Okyanundan, Doğuda Kafkar Dağlarına ve Dicle Nehri’ne, Kuzeyde Ren ve Tuna Nehirlerine, Güneyde ise Büyük Sahra’ya uzanmaktaydı. BU sınırlar dışında kalan ve Romalılar tarafından barbara olarak adlandırılan kavimler (germenler, gotlar, slavlar, hunlar), Roma İmparatorluğu’nun çeşitli sınırlarına sık sık akınlar yapıyorlardı. Kavimler göçü, Roma İmparatorluğu’nu büyük ölçüde zaafa uğrattı. 395 yılında Rma İmparatorluğu ikiye ayrıldı. Doğu Roma’nın merkesi Bizans olduğu için bu imparatorluğa Bizans İmparatorluğu denildi. Lazika Krallığı’nın güçlenmesi ve genişlemesi de bu döneme rastlar.

Bizans İmparatorluğu, Laizka Krallığı’nın bağımsızlığa yönelmesini ve bölgesel yayılmasını kabullenmek zorundaydı. Bu fiili durum, M.S. ilk yüzyıllardan itibaren, doğuda başlamış olan Roma İmparatorluğun güç kaybetmesinin Laz stratejistler tarafından çok iyi değerlendirilmiş olamasının da bir göstergesidir.



Lazika Krallığı’nın Etkileri.
Lazika Krallığı, günümüzde batı Gürcüstan olarak bilinen Kolheti’yi iktisadi, siyasi ve askeri açılardan birleştirdi. Lazika, bir Bizans vasalı olmasına rağmen, kendisine de bağlaı vasalları vardı. Abazgia, Svanetya ve bağlı diğer bölgelerinde yönetimde bulunanlar, Lazika Kralları tarafından atanıyordu. Lazika’ya vergi ödemek ve kuzey sınırlarının korunması için asker vermek zorundaydılar. Lazika Krallığı’nın 4. ve 5. yıllarındaki iktisadi gelişimi konusunda bilgi kısıtlıdır. Arkeolojik bulgular ve bazı yazılı kaynaklar bu dönem hakkında bilgi edinmemize yardımcı olabilmektedir. O dönelere ait yüksek tarım uygulaması, ürüne ve bağcılık büyük bir öneme sahipti. Hayvancılık ve ormancılık da gelişkin bir düzeydeydi. Sohimi ve Pitsunda bölgelerinde ele geçirilen arkeolojik bulgular, Pontik Sinope’den, Ege’den Amfora, çanak, çömlek ve diğer doğu ve batı merkezlerinde (köln, iskenderiye) cam eşyaların sağlanmış olduğunu göstermektedir.
2. ve 3. yüzyıl, özelliklede 4. yüzyıl karşılaştırıldığında seramik ithalinde bir düşüş görülmektedir. Bunun nedenlerinden biri olarak, Got İstilasından sonra üretim merkezlerindeki düşüş gösterilebilir. İthaldeki gerilemenin bir nedeni olarak da, Lazika’da yerel seramikçiliğin gelişimi dşünülebilir.



Lazika’da Kentsel Gelişim.
Güçlenen Lazka Krallığı, kentsel gelişimi de hızlandırdı. 4. ve 5. yüzyıllarda, Lazika’nın teşvik ettiği, Kıyı kentlerindeki üretim ve ticaret önemli ölçüde gelişti. Got ve Hun İstilalarının Bosfurus kentlerinde yol açtığı gerilemeler, Lazika kentlerinde etkili olmadı. Bunun en önemli nedeni, Lazika’nın kendi öz kaynaklarına dayanarak ithal ürünlerini ikame edebilmesidir. 4. ve 5. yüzyıllarda Lazika’da feodal ilişkileri yoğun gelişiminden bahsetmek mümkündür. Krallığın siyasi yapısı, kilise’nin iktisadi gelişimi ve Hristianlığın yayılması ve kalıcı olması, bu gelişmelerin göstergelerindendir.
Lazika’daki kentsel ve kırsal gelişim Helenik modeli islemiştir. Kolheti antik kültürindeki yerel gelenekler, batı, Roma ve Bizans kültür unsurlarıyla bir sentez oluşturmuştu. Seramikte Roma ve Bizans Çeşit ve Şekillerinden etkilenmek söz konusuysada, toprak ürünlerinde yerel motifler belirgindi.
Roma ve Bizans etkileri, kentsel yapılarda ve kilise mimarisinde kolaylık görülebilir.
Lazika Krallığı sınırları içindeki Phasis (=Poti) kentinde önemli bir kültür merkezi bulunmaktaydı. Buradan yetişen ünlü filozoflara örnek olarak 4. yy Grek filozofu Themistius gösterilebilir.



Çİn ve Hindistan’a Bağlanan Ticaret Yolları ve Lazika
Lazika Krallığı’nın yönetin ve etki alanı içindeki bölge, çok önemli bir geçiş noktası idi.
Çin ve Hindistan’a bağlanan ticaret yollarının Lazika topraklarından geçmesi, bu bölgeyi gerek Bizans gerekse Persler için bir çekim alanı haline getiriyordu.
Bizans İmparatorluğu’nun bölgedeki etkinliği, Pers İmparatorluğu’nu rahatsiz ediyordu. Eğer Persler Lazika’yı ele geçirebilirlerse hem çok önemli bir stratejik bölgede etkin olabilecekler ve hem de uzun dönemde Bizanslıları bölgeden atabileceklerdi. Perlerin, Lazika’yı ele geçirmek istemelerinin bir diğer önemli nedeni de müttefik olarak gördükleri, Kafkas önlerindeki ve Doğu Avrupa’daki kavimleri, Lazika’yı bir üs olarak kullanarak Bizanslılara karşı savaşmaları için yönlendirmek istemeleriydi. Bu dönemde, Lazika yönetim alanında bir çok kale ve sur inşa edilmiştir.


Doğu sınırlarını perslere karşı korumak isteyen Bizanslılar, Lazika Krallığı’nın siyasi ve iktisadi gücünü kısıtlama yoluna gittiler. Persler II. Yezdigerd döneminde, büyük bir ordu ile saldırıp önce Ermenistan’ı sonra da İberya (=kartli =Gürcüstan) ‘yı ele geçirdiler. Perslerin asıl amacı, bu bölgeleri kullanarak Lazika’yı ele geçirerek müttefik haline getirmekti. Aynı şekilde, Bizans için de, Lazika yönetim alanı, Perslerin yayılmacı politikalarına karşı önemli bir bölge idi. Bizans İmparatorluğu’nun, Lazika’nın gelirden yüksek vergi alması, Bizans’a karşı olan hoşnutsuzluğun artmasına neden oldu. Bizanslıların uyguladığı baskıcı yöntemler, Lazika halkları arasında Bizans karşıtı eğilimlerin her geçen gün artmasına neden oldu. Bu eğilimlerin, Laizka’da güçlenmesi Persler için bulunmaz fırsattı. Ancak Lazıka Kralı Gubas, gerek Bizans ve gerekse Persler arasındaki çelişkilerden yararlanarak, dengeli bir dış politika uygulamaya çalışarak, yönetimi altındaki halkların zarar görmelerini önlemek düşüncesindeydi.
Kral Gubaz’ın Bizans karşıtı ve Persle müttefikliğe yönelik politikası, Bizanslıları oldukça rahatsız etti ve Lazika’ya bütün güçleriyle saldırdılar. Yıllarca süren savaşlardan sonra 465 yılında Bizans ve Lazika aralarında anlaşarak çatışmalara son verdiler. Bizanslılara karşı başkaldırının önderi Gubaz’ın yerine Tsate Lazika Kralı oldu.



Bizans’ın Lazikayı etkisizleştirme ve bölme süreci
Lazika Krallarının, kendilere sadakat göstermeyeceğini ve Trabzon’un doğusundaki Laz nüfusunda kendileri için ilerye yönelik potansiyel bir tehlike olduğunu bilen Bizanslılar, Laizka Krallığı yönetimi altındaki Abhaz-Abaza halklarını ve Svanları Lazika’dan ayırma planlarını uygulamaya koydu. Bizans’ın amacı Lazika’nın ento oluşumlarının ve siyasal etkiliğini kırarak, bu krallığı süreç içinde tarih sahnesinden silmek Bizanslılar, gerektiğinde de, Abhaz- Abaza, Svan halklarını hem Lazlara ve hem de birbirlerine karşı savaştırmayı hesaplıyordu. Bizanslıların bu politikalarının sonucu, 5. yy 70′li yıllarında Svanlar, Lazikadan ayrıldılar. 6. yy ikinci yarısında da Bizanslılar, Abhaz-Abaza halklarından bazılırını destekleyerek, Lazika yönetiminden ayrılmalarını sağladılar. Lazika’nın siyasi sınırları daraldı, kendi etnik sınırları içinde bir devlet haline geldi. Bizans, Abhaz-Abazaları, Lazika ile aynı statüde kendine bağladı. Trabzon’un doğu kesiminden çoruh yatağına kadar olan bölgedeki Laz nüfusunun yoğunluğu da Çoruh ötesindeki Lazika’dan Svan Abhaz-Abazaların ayrılma eğilimlerinin Bizans tarafında desteklenmesinde etkili oldu.


Belirli bir süre sonunda da, O dönemde sadece Lazlardan oluşan Lazika Krallığı, Abhazya krallığına katıldı. 8. yy gelindiğinde artık Lazika krallığı da yoktu. 8. yy, Lazika Krallığının etkinlik alanında, nüfusunu Abhaz-Abazalar, Svanlar Megral-Lazlar ve bölgeye Kartli’den sonradan göç eden Gürcülerin oluşturduğu Abhazya Krallığı tarih sahnesine çıkmıştı. 780 lerde Abhazya Krallığının sınırları kuzeybatıda Nikapsia (=Tuapse) ‘ya, güneyde ise Çoruh yatağına kadar uzanıyordu. Kendisini Abhazya Kralı olarak Leon 8. yy sonunda, krallığını Bizans egemenliğinden kurtardı. Eski Lazika Krallığının Çoruh vasdisinden Trabzon’a kadar olan Lazlarla meskün etkinlik bölgesi ise, yine Bizanslıların elinde kaldı.



Doğu Karadeniz Kıyılarına Gürcü Göçü
Lazika Krallaığının Rioni havzasının güney kesimi, 5. ve 6. yy daki Bizans pers savaşları nedeni ile Megral-Laz nüfusunun tamamına yakınını yitirmişti. Bu yüzden, Arap istilacılardan etkilenen gürcüler Kartli’den kitlesel olarak göç ederek bu bölgeye yerleştiler. Böylece, günümüzde müslümanları Laz, Hriztianları Megrel olarak adlandırılan Megrel-Lazlar arasında Gürcülerden oluşan ve günümüzde Gürya/Acara olarak bilinen tampon bölge oluştu. Lazika’nın tarih sahbesinden silinmesinden sonra, Trabzon’un doğu sahilllerinde yaşayan Lazları bir çok zorluk bekliyordu. Bu olumsuz şartlar altında Lazların kuzeydeki kardeşleri Megreller de sürekli savaş ve işgaller nedeni ile güçsüz düşmüştü. Yardım ulaştıracak güöleri yoktu.



Güney-Doğu Kradeniz’de Tampon bir Laz Devleti.
Abhaz, Ran, Kahet, SometlerinKraliçesi Tamara zamanında aktif bir dış politika izledi. Kraliçe Tamara döneminde, Karadeniz’den hHzar denizine kadra olan bölgede yaşayan çok farklı etnik kökenlerden olan halklar konfederal bir yapılanmaya gittiler.
Harçlı seferlerinden Bizans sarayındaki iktidar çatışmalarından yayarlanıldı. Bizans üzerine giden konfederal ordu, Güney-Doğukaradenizdeki Lazların da aktif desteği ile Çoruh’tan başlamak üzere Karadeniz Bölgesinde etkili oldu. Ama konfederal yapının içine, etnik olarak Lazlardan oluşan bir Laz devletini de katarak bu bölgede Selçuklu ve Bizanslılara karşı, konfederal yönetiminin güvenliğini bu tampon Laz devleti ile pekiştirmekti. Latinlerin 1204 te İstanbul’u işkal etmeleri ile, Bizans İmparatorluğu zaafa uğradı. bu gelişmeler, konfederal krallığın sınırlarını Trabzon’u da içine alacak şekilde genişletmesine yardımcı oldu. Trabzon Krallığının başına Prens Davit Kommenon geçti. Trabzon yöresinde Laz nüfusunun akışı hızlandı. Trabzon Krallığı üzerindeki, kafkasyalıların konfederal yönetimlerinin etkiyle Trabzon’un doğu kesimlerindeki Lazların Bizans boyunduruğundan kurtulması Bizanslıları rahatsız ediyordu.


Trabzon Krallığı yönetiminde, Bizans yanlısı guruplar ile Kafkasyalıların konfederal yönetimlerin desteklendiği Lazlar arasında kıyasıya bir iktidar mücadelesi başladı.
W.E.D. Allen, bu konuda şu tesbiti yapıyor. Trabzon Krallığının politika sahnesinde kasaba partisi ve taşra partisi arasında var olan husumetin gerçekte Lazlar ve Grekler arasındaki etnik bir husumet olduğunu hatırlatmak cüretkar bir davranış olmayacaktır.
13. yy Moğollar, Kafkasyalıların olşturduğu ve başında Gürcü Kralın bulunduğu konfederal yapıyı ele geçirdiler. Bu işgal 150 yıl kadar sürdü. bu yapı 14-15 yy, Moğol istilasında kurtularak tekrar bağımsızlığa kavuştu. 15.yy ise bu kez Osmanlı ve Pers devletleri güçlenmeye başladı. Bu iki devlet arasında, önasyada hakimiyet mücadelesi ortaya çıktı.



Bizans İmparatorluğunun sonu.
Lazların, Bizanslılarla olan mücadlesi 1453 te Osmanlıların Bizans İmparatorluğuna son vermeleriyle bitti. Sultan II. Mehmet, Karadenizi bir Osmanlı gölü haline getirmek istiyordu. Tahta çıkar çıkmaz, 1451 de Doğu Karadeniz kıyılarına 50 kadırga gönderdi. Batumi ve Sohumi’de etkinlik kurarak bu bölgelerde yaşayan Abhaz-Abazaları, Magrel-Lazları ve Gürcüleri kendi yönetimi altına almaya başladı. Böylelikle, bu gün Batı Gürcüstan olarak bilinen bölge, Osmanlı yönetimine, bir anlamda girdi. Bu yeni durumla Trabzon Krallığında doğusundan kuşatılmış oldu. Soçi’den başlayan, kuzey-Batıya doğru, Karadeniz kıyıları ise, Kırım Hanlığının kontrolu altındaydı. trabzon’un doğu kesimlerinde bugün olduğu gibi odönemde de yaşayan Lazlar, Trabnzon Krallığının yönetimi altında, ancak Rumlarla çatışma ve sürtüşme içindeydiler. Lazlar bir bakıma, Trabzon Krallığını ele geçirmek isteyen Osmanlıların mütefiki durumdaydılar. 1461 de Osmanlıların, Trabzon Krallığının ele geçirmeleri ile birlikte, Trabzon’un doğusundaki Lazlar da, yavaş yavaş Osmanlı yönetimine girmeye başladılar. Batumi civarındaki Lazlar, kuzeydeki Megrel-Lazlar ise 10 yıl kadar önce Osmanlı yönetimi ile temasa geçmişlerdi. Tranzon’dab Batumi kadar olan bölgede yaşayan Lazlar, 1461 yılında, Trabzon Krallığının osmanlılar tarafından ele geçirilmeisnden çok sonraları da, Osmanlılarınb müttefiki olarak görüldüklerinden, fiili bağımsızlıklarını korudular. Ancak 1580 den sonra başlayan bir süreçle islamiyete geç(iril)diler. 1840 lara kadar da derbeylerinin yönetiminde özerk bir yapı içinde yaşadılar.

yazı devam edecektir.  Yazar Ali İhsan AKSAMAZ’ın kitaplarından daha fazla bilgi edinmeniz için kitaplarını satın alıp okumanızı tavsiye ediyoruz. Daha önce satışı bulunmayan kitabın basımı başlamıştır. Buradan yakın tarihte duyuracağız.



kaynak: Ali İhsan AKSAMAZ – Dil Tarih Kültür Gelenekleriyle Lazlar

txt yazı: R.KOSANOĞLU
www.lazca.org
Kafkasya’dan doğu Karadeniz kıyılarına doğru olan bu Laz göçü Trabzon ve çevresinde kurulmuş olan Pontos(Trabzon Rum Pontus devleti ile aynı devlet değil) devletinin 63 yılında yıkılmasına ve Lazların Trabzon’a kadar  Doğu Karadeniz kıyılarında yayılmalarında etkili olmuştur.
Milattan sonra 2.yüzyılda Lazların ikinci devleti olarak Lazika devleti kurulmuştur. Bu dönemde Pers-Sasani(İran) ve Romalılar arasında Lazika hakimiyeti için büyük bir mücadele vardı. Lazlar  o dönemin iki büyük devletine karşı varlıklarını devam ettirmek için bazen Sasanilerle ve daha çok Romalılarla birbirlerine karşı ittifaklar kurarak mücadele etmişlerdir.

Lazika’da Bizans’ın etkisiyle Hıristiyanlık 523 yılında resmi din olarak kabul edildi ve bu tarihten sonra lazikada Bizans etkisi başladı.
7.yüzyılın sonlarına doğru Lazika Devleti’nin tarih sahnesinden çekildiği bu devletin yerini, Doğu Karadeniz kıyı şeridinde nüfusunu Megrel- Lazlar , Abhazlar ve bölgeye sonradan yerleşen Gürcülerin oluşturduğu Abhazya krallığının aldığını ve Abhazyalıların bu devlette etkili olduklarını görüyoruz.

5. yüzyılda Kolhida kültürüyle tanışan Gürcülerin bu kültür üzerinde bir etkinlikleri görülmemekte iken 11. Yüzyıldan itibaren ağırlık kazandıkları görülmektedir.
Önceleri ayrı ayrı bölgelere yerleşmiş kavimlerden olan Gürcüler ve Megrel- Lazların birbirleriyle tanışmaları milattan sonra 483 yılında olmuştur. Gürcüler gelen Sasani(İran) ordusundan kurtulmak için, Tiflis’ i terk ederek batıdaki komşuları Megrel- Laz ülkesine sığınmışlardır. Bu alışkanlık daha sonra Arapların Tiflis’i işgallerinde de devam etmiştir. Daha sonra Kolhida kültürü ile tanışan Gürcüler bu kültürün öğesi olmuşlardır.
1204' te günümüz Pazar(Atina) ilçesinden Batum’a kadar uzanan Lazia Theması (Özerk Bölgesi ) kurulmuştur.Pazar’dan(Atina) Trabzon’a kadar uzanan topraklarda ise Trabzon Rum(Pontus)İmparatorluğu hüküm sürmekte idi .

Lazların Osmanlı hakimiyetine girmesi farklı kaynaklarda farklı şekillerde ve zamanlarda anlatılıyor.

Ali İhsan Aksamaz’ın, "Dil Tarih Kültür Gelenekleriyle Lazlar"isimli eserinde Lazların Osmanlı egemenliğine girmesi şöyle anlatılır.

Fatih Sultan Mehmed, 26 Ekim 1461 tarihinde Trabzon'u fethedip Osmanlı Devleti topraklarına katmıştır. Trabzon'un doğusunda 1204 yılında kurulan Lazia Theması'nın bir kısmı Osmanlı Devleti'ne katılmıştır. Kimi kaynaklara göre Atina’daki (Pazar) Melyat Deresi'ne kadar, kimi kaynaklara göreyse Viǯe (Fındıklı)sahasına kadar olan bölge Osmanlı Devleti egemenliğine girmiştir.Osmanlı Devleti sınırları dışında kalan laz toprakları ise Gürcülerin yönetimi altında kalmıştır.

Muhammed Vanilişi , Ali Tandilava ise ‘’Lazların Tarihi’’ isimli eserinde ise,

Yavuz Sultan Selim hanın şehzadeliği döneminde Trabzon valisi iken Atina(Pazar)’dan,Sarp’a kadar olan bölgeyi  Osmanlı hakimiyeti altına aldığını yazıyor.

M.Recai Özgün ise ‘’lazlar’’ isimli eserinde Laz Themasının Osmanlı hakimiyetine girmesini şöyle nakleder,

Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet Han Trabzon Rum Devleti’ne son verdiği zaman Trabzon’dan Pazar’a (Atina)kadar olan bölgeyi ele geçirdi(1461).Yavuz Sultan Selim Çaldıran Savaşı’ndan sonra Sinan Paşa komutasındaki birliklerle Atina(Pazar)’dan Batum’a kadar olan bölgeleri( Lazia Theması )Osmanlı sınırlarına dahil etti(1514).Osmanlıların Lazları dinlerinde serbest bıraktıkları ve Lazların isteyerek Müslümanlığı seçtikleri Osmanlı kaynaklarında belirtiliyor. Lazların İslamiyet i kendi istekleriyle kabul etmeleri 16. Yüzyılın başlarından 1640' lara kadar uzadığı belirtiliyor.


 


Lazların Osmanlı hakimiyetini , İslamiyeti içten benimsedikleri ve devletin bekası için her türlü fedakarlıkları yaptıkları görülmektedir ki bunda Osmanlıların ırkçı olmayan  hoşgörülü devlet yönetim anlayışlarının da büyük etkisi vardır. Osmanlı Devleti’nin en zor zamanlarında bile devlete asla ihanet etmemeleri ve en zayıf anlarında Osmanlı Devleti’nin düşmanlarına karşı can siperane savaşmaları bu devleti kendi devletleri olarak görmelerinden kaynaklanır.
Batum’dan Trabzon’a kadar olan bölge, bütün Osmanlı kaynaklarında1923 yılına kadar Lazistan sancağı olarak isimlendirilmiştir.


E.Konakçı (Gazi Üniversitesi Tarih Bölümü)
İletişim:lazona@lazca.org
www.lazca.org

 

Kaynaklar :
1)Muhammed Vanilişi , Ali Tandilava (çev. Hayri Hayrioğlu) , Lazların Tarihi, Ant Yayınları,İstanbul,1992
2)Hayri Ersoy, Aysun Kamacı , Çerkes Tarihi , Tümzamanlar Yayıncılık,İstanbul,1992
3)Hayri Ersoy,Dili Ebediyatı ve Tarihi ile Çerkesler , Nart Yayıncılık , İstanbul , 1993
4)Fahrettin Çiloğlu,Gürcülerin Tarihi , Ant Yayınları , İstanbul,1993
5)Gerg Amıcba(çev. Hayri Ersoy ) , Ortaçağ’da Abhazlar ve Lazlar , Nart Yayıncılık,İstanbul 1993
6)Bedri Habiçoğlu,Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler,Nart Yayıncılık ,İstanbul,1993
7)Stefanos Yerasimos,Milliyetler ve Sınırlar-Balkanlar,Kafkasya ve Orta-Doğu, İletişim Yayınları,İstanbul,1994
8)İslam Ansiklopedisi (Lazlar Maddesi)
9)İslam Ansiklopedisi (Gürcistan Maddesi)
10)George Hewi
11)Mahmut Goloğlu.Pontos.Ankara.1973
12)Ali İhsan Aksamaz "Dil Tarih Kültür Gelenekleriyle Lazlar" Sorun Yayınları-Tarih-Kültür Dizisi (2000)
13) M.Recai Özgün .Lazlar

Emojiye tıkla - Yorum yap - Paylaş
Bu içeriği Sosyal Ortamda Paylaş

Bu haberi okuyanlar aşağıdakileri de okudu



LAZLARIN TARİHİ (geniş)
Lazların Tarihi
LAZLARIN TARİHİ (geniş)

Lazların Tarihçesi Lazlar coğrafi, tarihsel ve kültürel olarak, bu gün batı gürcüstan olarak bilinen Kolheti'yle ilişkili bir topluluktur. Lazlar ve Lazika krallığına ait bilgiler

Lazların İkinci Devleti Lazika Devleti-2
Lazların Tarihi
Lazların İkinci Devleti Lazika Devleti-2

Milattan sonra 2. Yüzyılda Doğu Karadeniz kıyılarında Lazika Krallığı kurulmuştur.Bu devlet üzerinde Romalılarla ve daha sonra Bizansla , Persler ve Sasaniler arasında hakimiyet

HOPA'NIN GERÇEK TARİHİ
Lazların Tarihi
HOPA'NIN GERÇEK TARİHİ

Xopa,bölgenin yerlileri olan Lazların çok eski tarihlerden itibaren yerleşim alanıdır. Xopa ,kuruluşu M.Ö. 11-12 yüzyıllara dayanan Lazların antik dönemdeki devletleri olan

PAZAR'IN GERÇEK TARİHİ
Lazların Tarihi
PAZAR'IN GERÇEK TARİHİ

İlçe adı aslen At’inadır, At’ina, bölgenin yerlileri olan Lazların çok eski tarihlerden itibaren yerleşim alanıdır.İlçe yerleşimi bu günkü olduğundan farklı olarak yoğun olarak

Antik Çağ Tarih ve Coğrafyacılarının, Lazlardan ve Lazların Antik Dönemdeki Devletleri olan Kolhida ve Laziǩa – Egrissi,Devletleri ile ilgili naklettikleri bilgiler.1
Lazların Tarihi / Ergün Konakçı
Antik Çağ Tarih ve Coğrafyacılarının, Lazlardan ve Lazların Antik Dönemdeki Devletleri olan Kolhida ve Laziǩa – Egrissi,Devletleri ile ilgili naklettikleri bilgiler.1

Doğu Karadeniz’de Kolha isimli bir ülkenin varlığından söz eden en eski yazılı belge,M.Ö.764 yılında Urartu kralı olan, II.Sarduri’nin dönemine ait bir kitabedir. Bu kitabede,

ARHAVİ'NİN GERÇEK TARİHİ
Lazların Tarihi
ARHAVİ'NİN GERÇEK TARİHİ

ARHAVİ'NİN GERÇEK TARİHİ Arkabi,bölgenin yerlileri olan Lazların çok eski tarihlerden itibaren yerleşim alanıdır.Yerleşimin adı kimi zaman kentin ortasından geçen derenin adı olan

Gişiş yap yada ücretsiz üye ol

İçerik Takvimi

Rize nöbetçi eczaneleri
HANGİ BELEDİYEYİ DAHA BAŞARILI BULUYORSUNUZ?