Ali İhsan AKSAMAZ

Laz Aydınları Deklarasyonu

Ali İhsan Aksamaz

(8 Nisan 2013 tarihinde  "Türkiye ve Gürcistan Halkları’na ve Dünya Kamuoyuna” başlığıyla bir deklarasyon yayınlandı; benim imzamı da taşıyor. Bu deklarasyon Laz aydınlarının kimlik mücadelesinde önemli bir yere sahiptir. Bu deklerasyon çalışmalarının çok önceden başladığını belirtmeliyim. O çalışmalar başladığında benden de katkı istenmişti. Ben de aşağıdaki metni kaleme alarak ilgilisine göndermiştim. Şimdi ortak imzalı deklarasyon yayınlandığına için, ben de o katkı metnimi şimdi sizlerle paylaşıyorum.)

Gürcüler, Svanlar, Megreller ve Lazlar kardeş halklardır. Bu halklar günümüzde binlerce yıllık kendi topraklarında, Türkiye ve Gürcüstan’da yaşıyorlar. Gürcüce, Svanca, Megrelce ve Lazca binlerce yıllık bir geçmişten günümüze ulaşmışlardır. Ne var ki,  20. Yüzyılda Sovyetler Birliği’nde/  Gürcüstan’da  Svanca, Megrelce ve Lazca; Türkiye’de  ise Gürcüce ve Lazca yok sayılmıştır. Oysa; Gürcüstan’da Gürcücenin yanı sıra  Svanca, Megrelce ve Lazca’nın, Türkiye’de ise Türkçenin yanı sıra Gürcüce ve Lazcanın yaşama hakkı vardı.

20. Yüzyılda Moskova’da Gürcüstan için üretilen resmi ideoloji ve resmi tarih tezleri Svancaya, Megrelceye ve Lazcaya karşı; Ankara’da Türkiye için  üretilen resmi ideoloji ve resmi tarih tezleri Gürcüce ve yine Lazcaya karşı acımasızca işlemiştir. Sovyetler Birliği’nin ilk yıllarındaki kısa dönemli kazanımları ayrı tutarsak, Svanca, Megrelce ve Lazca  Gürcüstan’da sahipsiz kalmıştır. Türkiye’deki Gürcüce ve Lazca  ise, baştan beri sahipsizdir. Bu diller ölüme terkedilmiştir. Kitabı, okulu, radyosu, televizyonu, dergisi olmayan dillerin geleceğe taşınması hemen hemen imkansızdır.

Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla ortaya çıkan görece özgürlük ortamında, Türkiye’deki Laz aydınları 1993’den bu yana kimlik mücadelesi vermekte ve anadilleri olan Lazcanın yazılı hale getirilmesi, geliştirilmesi ve gelecek kuşaklara kurumsal olarak aktarılması için barışçıl bir çaba göstermektedirler. Günümüzde Türkiye’de hükümet anadillerimizin varlığını tanımakta, ancak gereğini çeşitli sebeplerden yapmamaktadır.

Sovyetler Birliği’nin çözülmesiyle Moskova’nın Gürcüstan’a  armağan ettiği resmi ideoloji ve tarih tezleri etkisini kaybetmek şöyle dursun, Tiflis’in devraldığı bu miras etkisini günümüzde de arttırarak sürmektedir: "Lazlar Gürcüdür. Lazca, Gürcücenin diyalektidir.” Hayır; Lazlar Gürcü değildir; Lazca da Gürcücenin diyalekti değildir. Lazlar ve Gürcüler kardeştir. Lazca ve Gürcüce kardeş dillerdir. Her iki kimliğin de, her iki dilin de kendilerini geleceğe taşıma hakkı vardır.

Türkiye’deki Laz aydınlarının kendi kimliklerini ve anadillerini yaşatmaya yönelik sabırlı çalışmaları Tiflis’in resmi ideoloji ve resmi tarih savunucusu kimi kurum ve bu kurumlardan karnını doyuran kötü niyetli kimi kişilerin  iştahını kabartmaktadır. Nitekim bu kişiler, son on yıldan beri Laz aydınları içinden kendi resmi ideolojilerine hizmet edecek kimseleri bulmanın  çabasına girişmişlerdir. Bu kişiler kendilerini Gürcüstan ve Gürcüstan Kilisesi’nin sahibi sanmakta. Yine bu kişiler son zamanlarda bazı Laz aydınlarını ölümle tehdit edecek kadar ileri gitmişlerdir.

Tarihsel süreçler, bizleri iki ayrı ülkenin vatandaşları haline getirmiştir. Ancak bu, bizlerin kardeşliğine ve kucaklaşmasına engel değildir. Biz Laz Aydınları, Türkiye’de kendi kimliğimizi ve anadilimizi yaşatma azim ve kararlılığındayız. Türkiye’deki Gürcü kardeşlerimizin kendi kimliklerini ve kendi anadillerini yaşatma gibi bir çaba gösterirlerse, onlarla dayanışma içinde olacağımızı bildirmek isteriz. Aynı şekilde ; Gürcüstan’daki Svan, Megrel ve Laz halkları da kendi kimlik ve anadillerini yaşatmak istiyorlarsa, Gürcü kardeşlerimizin de onlarla dayanışma içinde olacaklarını açıklamalarını duymak istiyoruz.

20. yüzyıl resmi ideoloji ve resmi tarih tezlerinin dönemiydi. O günler geride kaldı. O dönemin kafaları da geride kalmalı. Bizler kimliğimiz ve anadilimizi yaşatma azim ve kararlılığımızı bir kez daha vurgulamak istiyoruz.

Burada kısaca ve açık olarak biz Laz aydınlarını rahatsız eden, Gürcüstan kaynaklı bazı önemli  olay, olgu, belge, ilişki, davranış ve kişiler üzerinden durmak ve bazı taleplerimizi dillendirmek istiyoruz.

Şöyle ki;

1)      Lazlar eskiden Pagan inancına sahiptiler. Tarihsel süreçte daha sonra Hıristiyanlığı, ardından da Müslümanlığı benimsediler. Lazlar, günümüzde Müslümandırlar. Gürcüstan’daki her kurum ve kişi buna saygı duymak zorundadır. Biz Laz aydınlarının ne Lazların Müslümanlığıyla ve ne de Megrel kardeşlerinin Hıristiyanlığıyla ilgili bir sorunları vardır. Aynı tutum ve davranışımız Svan ve Gürcü kardeşlerimiz için de geçerlidir. Ancak bu yaklaşımımız, Acaristan Müslümanlarının temel dini ibadetlerine yönelik Gürcüstan resmi makamlarının olumsuz ve baskıcı yaklaşımlarını görmemize ve tavır göstermemize engel değildir. Acaristan Lazlarınının 2002’de Patrik İlia Meore’nin de katıldığı büyük bir törenle tekrar vaftiz edilerek Hıristiyanlığa geç(iril)meleri üzerinde durulması gereken bir konudur. Gürcü olsun, Laz olsun Gürcüstan Müslümanlarının devlet kapılarında iş sahibi olmalarının çok zor hatta imkansız olduğunu, bu durumun ticari hayatta da geçerli olduğunu biliyoruz. Bütün bu olumsuz tutum ve davranışlar, kimlik ve anadil mücadelesi veren Laz aydınları için kabul edilemez gelişmelerdir. Kaynağını esas olarak Gürcüstan Kilisesi’nin cemaatini genişletme kaygusundan alan bu uygulamaların son bulmasını diliyoruz. Gürcüstan Kilisesi, ülkede ve dışarıda yaşayan Müslüman olsun, Hıristiyan Gürcü olsun bütün Gürcülerin, Svanların, Megrellerin ve Lazların kimlikleri ve dillerinin korunup geliştirilmesi için çaba  harcamalıdır. Ümit ederiz, Gürcüstan Kilisesi yeni patrik seçimlerinde Soğuk Savaş sonrası  yapılarından büyük ölçüde etkilenmiş anlayışını büyük ölçüde değiştirecektir. Gürcü kilisesi Svancayı, Megrelceyi ve Lazcayı düşman ilan etmekten vazgeçmeli; Svanca, Megrelce ve Lazca İncilin basılmasını desteklemelidir.

2)      Gürcü resmi ideoloji ve resmi tarih tezlerinin etksindeki Gürcüstan yurttaşı kimi "bilim insanları”, Lazcayı küçümsüyorlar. Lazca’da Arapçadan, Farsçadan, Rumcadan, Rusçadan, Türkçeden geçmiş kelimeler olduğunu söylüyorlar. Rusça, İngilizce, Türkçe dahil bütün dillerde başka dillerden geçmiş ödünç kelimeler vardır. Ayrıca her dilin ağızları vardır.  Gürcü resmi ideolojisinin savunucuları Lazcayı yoketmek istiyorlar. Bu sebeple de Lazcanın ağızlarını diyalekt olarak ilân ediyorlar; Lazcayı önemsiz bir dil olarak göstermeye çalışıyorlar; bunun propagandasını yapıyorlar. Bütün bunlar yanlıştır. Lazca bir dildir ve bizlerin kimliğinin en önemli nişanesidir. Lazcayı küçük görmek, Lazları küçük görmektir, aşağılamaktır. Laz aydınları son yirmi yıldır, Ogni Dergisi’nin yayınlamalarıyla kimliklerini sahiplenmiş ve Lazca  yayınlar da yapmaya başlamışlar, bu alanda küçümsenemeyecek adımlar atmışlardır. İşte bu sebepledir ki Gürcü resmi ideolojisi ve resmi tarihinin temsilcisi kimi ve kurumlar  Laz aydınlarına , Lazlara  çengel atmaya çalışmaktadırlar. Böylece bir taşla iki kuş vurmayı amaçlamaktadırlar: Lazları devşirmek ve bunu da Megrel kardeşlerimize karşı kullanmak. Biz Laz aydınları bütün bunların farkındayız.

3)      Gürcüstan’da  Laz ve Lazca konusu bir ekmek kapısı haline getirilmiştir. Son on yıldan beri sırtlarını resmi kurumlara dayayan kimlikleri şüpheli kimi kişiler Türkiye Lazlarına yönelik artan dozajda çalışma yürütmektedir. Bunu yaparken de Gürcüstanlı Laz ve Megreller kullanılmaktadır. Batum’da Türkiyeli Lazların öncü  simgelerinden Hasan Helimişi adına sergiler açılmakta, müzik festivalleri düzenlenmekte, Türkiye’den çeşitli Laz müzisyen ve akademisyenlere çağrılarak gövde gösterileri yapılmakta ve bütün bunlar da Gürcü televizyonlarında gösterilmektedir. Arhavi’de yapılan bir festivalde Gürcüstan vatandaşı kimi Lazlara Gürcü bayrağı açtırılmakta görüntüler kaydedilerek yine Gürcü televizyonlarında gösterilmektedir. Lazlara ve Lazcaya; Lazcanın Gürcücenin bir diyalektiği, Lazların da Gürcülerin bir kolu olduğu yaklaşımıyla bu işleri yaptırmak ve yapmak son derece yanlıştır. Bu fırsatçı çabalar, Laz aydınlarının yirmi yıllık kimlik mücadelelerini kullanmaya ve pasifize etmeye yöneliktir. Üstelik Laz aydınlarını beşinci kol haline getirmeye çalışmak hiç de namusluca bir davranış değildir.

4)      Laz sanat adamı Hasan Helimişi, partili bir komünistti; bir ateistti. Bir Sovyet insanıydı. Onu bir Gürcü ve bir Hıristiyan olarak göstermek ve yeni fabrikasyon eserler ortaya çıkarmak da yanlıştır. Laz aydınları, Hasan Helimişi’ye yönelik karanlık amaçlı uygulamaları da açığa çıkartacaktır. İskender Tzitaşi ve diğer Laz aydınlarının  çalışma ve mücadeleleri de gün ışığına çıkarılacaktır.

5)      Gürcüstan Kilisesi’nin kimin aklıyla "Mtuti K’vata”yı "Dudi K’vata”ya çevirdiğini bilemiyoruz. "Mtuti K’vata” (Ayı Merdiveni) nasıl "Baş Kesme Yeri”ne dönüşmüş ve ikon halini almıştır? Bilmiyoruz. Ancak bütün bunların, Laz kimliğini ve Lazcayı reddeden ve yok sayan bir  Kilise tarafından ilan edilmesi ve insanların kullanılması yanlıştır. Laz aydınlarının, Lazların Hıristiyan geçmişine ve Hıristiyanlığa karşı bir alerji ve olumsuz tavırları yoktur. Ancak Lazların Gürcü  olduğu yalan propogandalarına Hıristiyanlığın da alet edilmesi kabul edilebilir bir davranış değildir. Gürcüstan Kilisesi, dünyanın en eski kiliselerinden bir tanesidir. Sahtekar bilim adamların yalan bilgi ve uyduruk belgelerine itibar edilmemelidir. Gürcüstan Kilisesi, samimiyetini göstermek istiyorsa, öncelikle Svanca ve Megrelceyi sahiplenmeli ve bu dillere karşı yıllardır sürdürülen baskıcı politikalara son verilmelidir. Artvin ve civarındaki eski Gürcü Kiliselerin restorasyon çabalarını önemsiyoruz. Aynı şekilde Acaristan Müslümanlarının dini ibadetlerini serbestçe yapabilmelerinin de takipçisiyiz.

6)      Gürcüstan, hümanist düşüncelerin itibar gördüğü bir yerdir. Ancak konu Svanlara, Megrellere ve Lazlara geldiğinde bu hümanist düşünceler unutuluvermektedir! Svanca, Megrelce ve Lazca  Gürcücenin diyalektleri ilân edilmekte ve bu diller yok sayılmaktadır. Avrupa Birliği’ne girmeye çalışan Gürcüstan bu dilleri tanımamaktadır. Çifte standart uygulanmakta dır. Gürcüce kadar eski Svanca ve  Megrel-Lazca yok sayılmaktadır. Gürcü resmi ideoloji ve resmi tezleri artık bu dilleri yok sayamaz. Svanca, Megrelce ve Lazcaya bölgesel dil statüsü vermeli ve eğitim de dahil her türlü düzenleme için çalışmalar başlatılmalıdır. Ancak o zaman, Gürcüstan’dan Türkiye Lazlarına yönelik çabalar doğru ve anlamlı bir zemine oturabilir. Yoksa Türkiye Lazlarını Gürcüstan adına Türkiye ile çeşitli zeminlerde çatışmaya sokmaya çalışmak hem kardeşçe hem de komşu bir ülkeye yakışır davranışlardan değildir.

7)      Zaman zaman Gürcüstandan Türkiye’ye biliminsanı” görüntülü kimlikleri şüpheli kişiler gelmekte, Lazların binlerce yıldır yaşadıkları toprakların aslında Gürcüstan’a ait olduğunun propagandasını yapmaktadır. Kimi Lazlardan da kan örnekleri alınmaktadır. Kimi Lazlar Gürcüstan’a davet edilmekte, gezdirilmekte, yedirilip, içirilmektedir. Amaç yine hep aynıdır: Lazlar içinde Gürcü resmi ideolojisi ve resmi tarih tezlerine hizmet edecek uşaklar devşirmek.  Gürcüstan’a davet edilen ve gezdirilen Lazlara mikrofon da uzatılmakta, televizyonlara çıkarılmaktalar. Sonra da söyledikleri yanlış tercüme edilerek yayınlanmaktadır.

8)      Radyo Kolkha adıyla Lazlara yönelik yayın yapan radyo da Svanlara, Megrellere ve Lazlara yönelik aynı kara  propagandaları çeşitli şekillerde devam ettire gelmiştir. Bu yayınlarla Lazları kandırmanın imkanı yoktur. Gürcüstan üzerinden eski Lazistan haritalarını sosyal paylaşım sitelerinde yayınlamak; sonradan uydurulmuş bayrakları tarihsel Laz bayrağı diye aynı şekilde yaymak provokatif amaçlı davranışlardır. Türkiye Lazlarının kimlik ve anadil mücadeleleri Gürcü faşistlerini rahatsız etmektedir. Bu sebeple Türkiyeli Laz aydınlarının faaliyetlerinin yönünü değiştirmek amaçlı çeşitli oyunların bir parçası olarak bu harita ve bayrakları yayınladıklarını biliyoruz.

9)      Son yıllarda facebook gibi sosyal medya iletişim kanalları gelişti. Facebook da, aynı kara propogandanın bir aracı olarak çeşitli şekillerde kullanılmaktadır. Sahte adlarla açılan profillerle Lazlara ve Laz aydınlarına karşı da düşmanca yayınlar yapılmaktadır. En son olarak, yıllardan beri kıt imkan ve bilgileriyle, ancak samimiyetleriyle  yürek ve bilekleriyle Laz kimliğini ve Laz dilini yaşatma mücadelesi veren bazı arkadaşlarımız Tiflis merkezli Gürcü faşistleri tarafından tehdit edilmiştir. Laz aydınlarının Türkiye’deki kimlik  mücadelesi Tiflis’teki kimi faşistleri rahatsız etmiştir.  Bu tehditler yalnızca arkadaşlarımıza karşı bir tehdit değil, Laz kimliğini ve Lazcayı  sahiplenen herkese karşı, Laz halkına karşı yapılmış bir tehdittir. Aynı şekilde Gürcüstan’da Megrel kimlik mücadelesi veren ve Megrelceyi yaşatmak için yazan- çizen Megrel kardeşlerimiz de yine bu aynı faşistler tarafından tehdit edilmektedir. Haddini bilmez Gürcü faşistlerine hadlerini bidirmenin zamanı gelmiştir. Bunu biliyoruz. Arkadaşlarımız sahipsiz değildir.

10)  Bugüne kadar çeşitli arkadaşlarımız, Gürcü faşistlerinin kara faaliyetlerine karşı sessiz kalmadılar; yazdılar ve onların resmi ideolojilerinin ipliğini pazara çıkardılar. Kimlik mücadelesi ve Lazcayı yaşatma mücadelesi veren Laz aydınlarını Rus ajanı olarak suçlama geleneği Tiflis’te yeni değildir.(…)

Biz Laz aydınları, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Laz kimliği ve anadilimizin mücadelemize daha bir bilinç ve kararlılıkla  vermeye aramızdaki dayanışmayı daha da geliştirerek devam edeceğimizi bu vesileyle duyurmak istiyoruz. (30 Ekim 2012)

 

Emojiye tıkla - Yorum yap - Paylaş
Bu içeriği Sosyal Ortamda Paylaş

Bu haberi okuyanlar aşağıdakileri de okudu



Sovyetler Birliği Lazları
Lazlar
Sovyetler Birliği Lazları

"Sovyet yönetiminin ilk yıllarında oldukça özgür olan, Sovyetler Birliği Lazları, nüfus sayımlarına kendi etnik kimlikleriyle kaydedildi. Lazca okullar açıldı. Laz çocukları kendi

GÜRCİSTAN'DA MEGRELCE İÇİN PROTESTO
Turkiye & Dunya
GÜRCİSTAN'DA MEGRELCE İÇİN PROTESTO

GÜRCİSTAN'IN EN ÇOK MEGREL YAŞAYAN ŞEHRİ OLAN ZUGDİDİ BÖLGESİNDE MEGRELCENİN ÖLMEK ÜZERE OLDUĞUNU SÖYLEYEN BİR GRUP HÜKÜMETİ DİLE SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞIRDI İnternet üzerinden Megrel

MEGRELCE VE LAZCA TONLAMALAR/VURGULAN ADLI ÇALIŞMA TİFLİS'DE  YAYIMLANDI
Lazca yayınlar
MEGRELCE VE LAZCA TONLAMALAR/VURGULAN ADLI ÇALIŞMA TİFLİS'DE YAYIMLANDI

Gürcistan'ın Tiflis şehrinde bulunan İvane Cavahişvili Devlet Üniversitesinde Megrelce ve Lazca Vurgular üzerinde çalışan Eter Shengelia, Maia Memişişi ve Natia Poniava Megrelce

GÜRCİSTAN'DA MEGREL DİL GÜNÜ KUTLANDI
Turkiye & Dunya
GÜRCİSTAN'DA MEGREL DİL GÜNÜ KUTLANDI

"Rina Margalu Nina" Zugdidi'de Megrel Dili Günü Kutlandı Zugdidi'de Dadiani saraylarının bahçesinde Samegrelo ve Tiflis'in farklı bölgelerinden gelen insanların katıldığı Megrel

"Lazca ile Ancak Şarkı Söylenir" Demişlerdi!
Lazca
"Lazca ile Ancak Şarkı Söylenir" Demişlerdi!

Lazca Açıklamalı Aritmetik Ders Kitabı Yazan : Ali İhsan Aksamaz Lazca ağırlıklı çalışmalarıyla tanınan "Lazika Yayın Kollektifi," Lazca ve Laz kimliği açısından çok önemli bir

Laz Kimlik Mücadelesinde İskender Tzitaşi’nin Önemi
Ali İhsan AKSAMAZ
Laz Kimlik Mücadelesinde İskender Tzitaşi’nin Önemi

Laz Kimlik Mücadelesinde İskender Tzitaşi’nin Önemi (Özet) Ali İhsan Aksamaz "Laz kimlik mücadelesinin başlangıcı, bugünkü bilgilerimize göre günümüzden yaklaşık yüzelli yıl

Gişiş yap yada ücretsiz üye ol

İçerik Takvimi

Rize nöbetçi eczaneleri
HANGİ BELEDİYEYİ DAHA BAŞARILI BULUYORSUNUZ?