Lazca.org / Dört lazca türkçe masal

Dört lazca türkçe masal

MAPA DO MÖÜEŞİ

Ar mapa korûu do emus na uğuûu oüro xazinas var inûreûu. Mapa dido xezdimeri na ûuşeni, ar oüro mitişa var ameûeûu.

Ar ndğas Mapak ducoxu vezirepe muşis do uwu:

-Andğaşen goyilit do üoçepes uwvit ki çkimde malen do awişaüis üiayas uşegnapu sum méudi atkven, emus oüro mepçap!

Vezirepek em ndğaşen igzales, üiyana goyiles do mapaşi notkvame iris duwves:’ Mitxani mapa çkinişa nalen do üiyanas uşegnapu sum méudi atkven, emus dido oüro meçaps mapakya ‘.

Ar tuta meüilu. Mapaşa miti var nuxtimu. Üoçepek isimaduôûes:’ Eşo mu méudi vuwvat mapas awişa mitis na var ugnapunya ‘.Arüele aşo isimaduôûes do majuraüele aşkurineûes:

‘ Mapas méudi muöo vuwvatya ‘.

Méika oraşüule a ambari ar möüeşik kognu do mapas aşo numçinu:’ Ar méudiş otkvaluşa sum ndğas domçvi do eüule(uüaçxe) iri ndğas tito tito méudi giwumerya ‘.

A ambari mapas konuğes. Aâiéinu mapas do ntku :’ E bedi goöveri möüeşis mu méudi atkven, ma na var miçkiûasya ’.

Meüilu ar ndğa. Mapas guri damonüanu do nisimadu: ‘ Soti möüeşik mtiniti domiwumers sum uşegnapu méudiya ‘ do ducoxu vezirepes.

-E, vezirepe -uwumers mapak, - isimadit do goyişinit, mu méudi itku andğaşa üiyanas mu na giçkinan, gogaşinan, öumanis ma miwvaten.

Vezirepes em ndğas do em seris toli var udvalunan, çumanişaüis notkvame méudepe goişinaôûes. Majurani ndğas öumanişi ordoşen mapaşa na mextes, mapa méxodaris korûu. Vezirepes mu na uçkin, duwves.

Masuma ndğas gobriweri, goûalaxeri möüeşi mapaş cixas konodgitu, moiu kalamani do üuçxes na moâitu titxu wineüepeten kamaxtu mapaşa. Mapa orzos(tronis) xeûu do ekole-akole eçi veziri eluxeûu. Gobriweri möüeşi âiruşi, mapas aâiéinu.

-Mu méudi ambari momiği?-Nüitxu mapak möüeşis do xolo ar üayi kogamiâiéu. Möüeşi çkar var aşkurinu do do uwu mapas:

-Ôaôuli çkimis jur qona uğuûu. Ar qonas na xaçkupûu diüa , mteli üiyanas dibağeûu.

-Şegignapunani am üata méudi?-Nüitxu vezirepes mapak.

-Var,- uwves vezirepek.

Möüeşik çkva nena var eşiğu, eyiselu, gamaxtu gale, komoyidu kalamani, biga muşi kodikaçu do mçxurişa igzalu.

Majura ndğas möüeşi xolo komoxtu mapaşa, komoyiu kalamani do kamaxtu .Mapa koxen ûaxûi muşis do ekole-akole vezirepe eluxenan. Möüeşi na amaxtusteri, mapak mutxani uwvasenûu, mara möüeşik nena gowuncubalu do uwu:

-Majura qonas ôaôuli çkimik markvali xaçkupûu do iri wanas na aqveûu öuöuli vit qonas var inûreûu.

Gaaüviru mapas do vezirepes nüitxu:

-Şegignapunani amüata méudi?

-Var şemignapunan, - uwves vezirepek.

Mç’üeşik keyiselu, xolo muşi briweri kudi kogeitu do gale kagamaxtu. A mapa dido xezdimeri na ûu do çkar mitis oüro var meçapûu eti üayişa kuçkiûu, amuşeni onöinaôûu kalamaniş modvalu do ar üeleneti usiminôu. ‘ Mu tkumernan mapa do vezirikya ‘. Möüeşik na gamaxtusteri, mapa eéxonûu ûaxûişen do vezirepes uwu :

-Vezirepe, âiropûu möüeşik xazinaşi oüro gowamiğasen. Öumenti

möüeşik amüata eşagnapu méudi dotku na, tkvan var şemignapunanya var tkvat, şemignapunanşo, miçkinanşo, tkvit!

-Mök’eşik koşignu aya do igzalu. Em ndğas möüeşik limcişa mçxuri oncvinaôûu do ôilili gelaçaôûu. Masuma ndğas xolo komoxtu .

-Muperi uşegnapu méudi tkvaginon am ndğa?- Âiéineri uwumers mapak.

-Baba skanis dido mûeri uqonuûeren do şkvit wanas oüoüidinu uğuûeren entepeüala, -uwumers möüeşik,- am oüoüidinupes na iqu ziyaniten baba skanişi xazina komoiçoderen. Em oras baba çkimik noéxuderen baba skanis oşi oüro. Baba skani em wanas doğuru do oşi oüroti kodoskideren.

Möüeşi aşo na ntkus steri, ar veziri eéxonûu do: ‘ Aya mignapunan, miçkinanya!

-Aya komiçkinanya, ntku majura vezirik.

-Aya na var uçkin, mi iqven, manti şemignapunya, ntku mapak.

-Şegignapunan do kogiçkinanşi, çkva mutu otkvaluşi var miğun. Baba skanişi bere sin re do ûaxûi muşiti sin giğun. Emuşeni e oşi oüro sin momçaginonya, uwu möüeşik mapas.

Mapak méika oras nena var atku, eüule vezirepes uwu:

-Xalali ren amüata möüeşişeni oşi oüro, komeçit!

Komeçes oşi oüro. Möüeşik ubas komeşidu, igzalu do mukti ixmaru do çkvasti oxmarapu.

 

KRAL VE ÇOBAN

Bir kral vardı ve altınları hazineye sığmıyordu. Ama, eli öyle sıkıydı ki, kimseye bir tek altın bile vermiyordu.

Bir gün kral, vezirlerini çağırarak, şöyle dedi :

-Yarından tezi yok dolaşın ve insanlara şu haberi yayın:’ Kim bana gelip de, dünyada şimdiye dek duyulmamış üç yalan söylerse, ona çok altın vereceğim! ‘

Vezirler hemen yola çıktılar, dünyayı dolaştılar ve kralın sözlerini herkese söylediler: ‘ Kim kralımıza gider, dünyada duyulmamış üç yalan söyleyebilirse, kralımız ona çok altın verecek! ‘

Aradan bir ay geçti. Kralın huzuruna çıkan yoktu. Herkes düşünüyordu: ’ Krala, şimdiye dek kimsenin duymadığı ne yalan söyleyebiliriz? ‘ diye. Bir yandan da korkuyorlardı.

 

’ Krala yalan söylediğimizde, ya başımıza bir şey gelirse! ‘

Kral’ın saldığı haberi duyan bir çoban, krala şöyle haber gönderdi:’ Yalanları, üç günde söyleyeceğim. Her gün bir yalan söyleyeceğim! ‘

Vezirler, bu sözleri krala ilettiler. Kral gülerek: ‘ O zavallı çoban, benim bilmediğim ne yalan söyleyebilir ki? ‘ dedi. Bir yandan da heyecanlandı, yüreği sıkıştı . Düşünüyordu, ‘ Ya çoban, bana gerçekten duyulmamış üç yalan söylerse. ‘ diye. Vezirlerini çağırıp:

-Ey vezirler, düşünün ‘ Dünyada söylenmemiş ne kadar varsa sabahleyin bana söyleyin.!

Vezirler, o gece gözlerini kırpmadan sabaha kadar, söylenmemiş yalanları anımsamaya çalıştılar.

Ertesi gün, erkenden krala gittiler. Kral divandaydı. Vezirler, tüm yalanları söylediler. Bir gün sonra, çoban, üstü başı yırtık, çamur içinde gelip kralın kalesine dayandı. Çarığını çıkardı ve ince çoraplarıyla kralın huzuruna çıktı. Kralın etrafında yirmi vezir vardı. Kral, çobanı görünce gülümsedi:

-Ne yalan söyleyeceksin?

Çoban, krala:

-Dedemin iki tarlası vardı. Bir tarlaya ektiği buğday, bütün dünyaya yetiyordu!

Kral, vezirlerine sordu:

-Böyle bir yalanı, duymuşluğunuz var mı?

‘ Hayır‘ dedi vezirler. Çoban, başka söz söylemeden dışarıya çıktı. Çarığını giydi, sopasını aldı ve koyunlarını otlatmaya çıktı.

İkinci gün çoban, yine kral’ın huzuruna çıktı. Kral, tahtında oturuyordu, etrafında da vezirler. Kral, bir şey söylemeden, çoban:

-Öteki tarlaya dedem yumurta ekiyordu ve yumurtadan çıkan civcivler,on kente sığmıyordu!

Kral çok şaşırmıştı. Vezirlerine sordu:

-Böyle bir yalanı duymuşluğunuz var mı ?

‘ Hayır, duymadık ‘ dedi vezirler.

Çoban, kalkarak yırtık şapkasını giydi ve çıkıp gitti. Kralın elinin ne sıkı olduğunu olduğunu, kimseye tek altın vermediğini çok iyi biliyordu: Çarığını giymek üzereyken bir taraftan kral ve vezirler ne diyorlar diye dinliyordu.

-Vezirler, görüyor musunuz, çoban hazinedeki altınları benden alacak. Yarın da böyle duyulmamış yalan söylerse, siz, sakın duymadık demeyin, duymuşluğumuz var, biliyoruz deyin!

Kralın bu sözlerini duyan çoban, gitti. Akşama dek koyunlarını otlatıp, kaval çaldı.

Çoban, üçüncü gün yine kralın huzuruna çıkınca, kral:

-Bugün, bakalım duyulmamış ne yalan söyleyeceksin?

Çoban:

Babanızın çok düşmanı varmış. Yedi yıl düşmanlarıyla savaşmış. Bu savaşta gördüğü zararla babanızın hazinesi boşalmış. İşte o zaman benim babam, babanıza yüz altın ödünç vermiş. Babanız da, tam o yıl ölmüş ve yüz altını da geri verememiş!

Vezirlerden biri fırlayarak:

-‘ Bunu duymuşluğumuz var, biliyoruz bu yalanı! ‘ dedi.

- Öbür vezirde‘Bunu biliyoruz‘ dediğinde,

Kral:

-‘ Bunu bilmeyen kim olabilir, benim de duymuşluğum var! ‘ dedi.

Çoban, hemen:

-Madem duydunuz ve biliyorsunuz, başka sözüm yoktur. Babanız borçlu olarak öldüğüne ve siz, onun oğlu olarak tahta sahip olduğunuza göre, o yüz altını siz vereceksiniz!

Kral, bu sözler üzerine bir şey diyemedi. Sonra vezirlerine :

-Helaldır yüz altın böyle bir çobana, hemen verin!

Altınları alan çoban, koynuna koydu; hem kendi harcadı, hem de başkalarına kullandırdı.

 

Kaynak: Lazuri ôaramitepe, (Tbilisi, 1982)
Türkçe Bölümü Hazırlayan : Ali İhsan Aksamaz,Dil-Tarih-Kültür-Gelenekleriyle LAZLAR, Sorun Yayınları  İstanbul, 2000.

 

CADİ OXAİ

Ar çili do kimoli korûeren. Ar ndğas kimoli diâabunu do doğuru. Emus na doskidu oxarca jurşuroni ûu. Oxorcak sum tutaşüule ûüubi biöi berepe kodoyinu. Ar biöi bere doğuru do oxor üeras majura skiri koduskidu. Oxorcas çkva bere na var uqonuûuşeni, a biöi bereş jin dido tirtinûu.Biöi dirdu. Nana muşis unûu beres na oüitxapaûu. Beresti üayi dvawonu do kodayceru.

Mariaşinaş tutaş ar ndğas, mapxa ûaroni ûuşi oxorca Ûamûaraşa oxtimuşa dixaziru. Ar yopşa guda üvali, kuali, ğomu,  üiéişi möüidi, kotumeş xoréi, ar üardala lazuûi, lobiaşi ôarüi, üurüa na var uğuüu, eya dolobğu dergis; eüule mkiri onéorute donéoru, mteli entepe doüiru toüiten do biöis komoüidu. Eüule jur biga komoiğu, ar ginâe do ar müule, ginâe muk kodikaçu, müule biöis komeçu do Ûamûraşi gzas kogedgites. Ûamûraşa dido mendra gza uğuûes, dido çxvapa ûaroni ûu. Ondğeneri mjora na gööüu doöüindineri nana ûibaüala, ar didi murgvali kvaş tude landes moçvacinu şeni kodexedu. Nana do biöik qini ari oşves.

-Oxaai!-Na doxedusteri kodiüusu nanak do kelinciru. Biöiti ntipis kogamingoru, emoras e didi kva oüiu do ar öereli porçoni pimpiloni badi kogamaxtu.

-Mu ginonan, muşeni micoxi oxorca-Nüitxu badik. Nana do beres gaaüviru do badişa mutu var atkves.

-So nulut?-Xolo nüitxu badik.

-Ûamûraşa , -uwu nanak, -Ek dido üayi doguroni(mektebi) ren do bere ogurapuşa meviqonup.

Pimpiloni badi kogextu kvaşen, oxorcaş xoloşa komextu, biöis jinşen tudeşa ar üaixeşa komendaedu do eüule nana muşis uwu :

-Dido mendra iqonop biöi skani. Kodomicer na, çkimiüala konaşkvi. Ma iripeş moxene vore. Oxai mcoxons, am didi kvaş doloxe pskidur. Kodomicer na, bere skani andğeşen çkimiüala kodomiûali. Ar wana ma emus komondovoer, mutu agureni do vana, ar wanaşüule moxti, am kvaüala. Çkimi coxo ‘ Oxai ‘ dicoxi, ma gamavulur do iri xolo dogiwumer. Bere skanis var aguren na, ar wanaşi kira komomçap do bereti mendiqonup. Aguren na, bere skani sum çkva wanas çkimiüala komemaşkumer, kirati var minon do sum wanaşüule mendiqoni.Biöiş nanas dido mowondu Oxaiş nena, bere konuşku do muk igzalu oxorişa .Oxai do biöi kvas kamaxtes. Kva kodinüilu.

Oxai cadi ûu do muşi mamgurapalepes cadoba ogurapûu. Mik cadobaş dulya üayi na iguraûu, eya var naşkumerûu.’ Ma şuri gebginşa çkimden üayi cadi üiyanas miti var ûasen do cadobaşi dulya am kvaş gale mitik var gamiğasenya ‘ . – İsimadepûu badik. Mamgurapalepek na diguraûes, ar wnaşüule éadupûu .Ar wanaşa mamgurapalepek mus peşine nulurûes, so na idaûu, ek nulurûes do muk mu qvatu na, mamgurapalepekti eya ikipûes. Mis na aşote cadobaş dulya var nagneûu do var agueûu, Oxaik ar wanaşüule naşkumerûu oxori muşişa. Oxorcaş biöik ogurus kogööüu, a pimpiloni badişen igurapûu cadoba. Oxais ar mskva bozo(üulani) uqonuûu : ğva möita , ginâe(ûanmağali) , mjorasteri tomapeten, tolepe zuğasteri, uça, ginâe, wamwamepeten ...E bozoşi mskvanoba otkuten var itkven, oâaruten var iâaren.

Ar mendaomiluten a bozo baba muşişi ağani mamgurapales daqoropu, mara şkurinaten mitişa mutu var atkveûu. Bozok muşebura: ‘ A biöik cadoba üayi kodaguru na, baba çkimik ak konaşkumers, ar soti xvala xvala kobâirati do mutu dovuwvatiya‘.

Ar ndğas, öumanişi biöik ôici ibonûuşi, bozo nûüobaşa komoxtu do quciş cireüis duwu:

-Baba çkimis iri ndğas ti eşo oâiri, çkar mutu var nagnep.Wana na meüilas, iri xolo nüitxasen, sin,-mutu var maguru, mutu var miçkinşo uwvi! Miçkinya duwvi na, akşen var megaşkumers giçkiûas!

Biöik em ndğaşüule Oxaiş bozok na ogurusteri ikipûu. Meüilu ar wana. Oxaik nüitxu biöis:

-Mu iguri çkimden, mu giçkin?

-Mutu var mevagni, mutu var maguru, mutu var miçkin,-uwu biöik.

Oxais üayi awonu, awi biöiş nana, kvaüala kododgitu, dicoxu pimpiloni badişi coxo ‘Oxai ‘. Kva kogoiu, badi kogamaxtu do do oxorcas uwu:

-Mutu var aguru bere skanis, komendiqoni.

Oxorcas ôaûi awonu, mara mu qvaûu, Oxais komeçu ar wanaşi kira do biöi komendiqonu. Oxorcak eüo derdoni ûu ki, gverdi gza şakis ar nena var utkvalu eşo nuluûes. Xolo nana var naxondinu do beres uwu:

-Ar wanas ustaüala megaşkvi, mutu var gaguru do kirati komomçapi.

Berek ekole akole kogoyiedu, kvaşen üayişa mendraûes, Xolo miti var uçkinûu do mitikti var ognapûu muşi nena. Eüule uwu nana muşis:

-Si derdi mo zdip, nana, ma iri xolo komiçkin. Oxaişi xeloba kodoviguri, mara méudi vuwvi, emuşeni muşi cadoba üayi na igurasen üoçi emuk gale var naşkumers.

Nana awi moxtu nosişa,  awi nugnu Oxaişi oyinepes do üaôineri üuçxes omâinu oxorişa ordo vigzalatiyado.

Nana do biöi ar soti var oxvaktes do komoxtes oxorişa. Üayi kamuişvacesşi biöik uwu:

-Oxaişi ustoba na uçkin üoçi ugyare(mşkiyoneri) var doskidun. Sin mo gagaüviras(goişaşur) ma puci, xoci, txa, éxeni, girini, cori, üaûu, mtugi, kotume, ğorğoci, öuröa, mjvabu, mgeri, miri, üoli, bombola(bombula), mutxani na ginon eya viqver. Sin ginon na man txa doviqver, sin gamamçi, man xolo üoçi doviqver do skanda komovulur.

-Eşo muöo iqven? Gaaüviru biöişi nanas.

Biöik ar şvacis ar didi mçxuri diqu. Nanak öumanişi mendiqonu pazarişa do kogamuçu. Majura ndğas mçxuri amûu üoçis mik na eöoôereeûu, xolo üoçi diqu do nana muşişa komoxtu. Üayi dvawonu nana muşis do awi emukti icerûu em biöişi cadobas.

-Awi xoci viqver do gamamçi!-uwu muşis biöik do xoci diqu. Nanak eti kogamaçu. Majura ndğas oxorcaşi bere xolo oxori muşişa komoxtu.

-Awi éxeni viqver, mara pazarişa na miqonaşi ağviri mitis var meça, oxorişa komoiği do doşinaxi. Ağvirişeni mitik dido geöareli mekças na, man ti komeginüanup do emoras meçi, ntku.Biöik do éxeni diqu.Nana muşi mendiqonu pazarişa. Dido müşteri uqonuûu am 3xenis :Arterik-‘ Ma yepöopaminon ‘ , Majurak – ‘ Ma yepöopaminonya ‘ do artikatis gza var meçapûes, mtelikti – ‘ Manya, ma epöopaya ‘- zoôonûes. Nanak mu qvaûu var uçkiûu.

Em ndğas am biöişi ambari Oxaik kogneren. Oxai çkva üoçişi suretis kamaxtu do pazarişa mendaxtu. Mextuşi, biöişi nanas éxeni gamaçameri var uqorunûu. Oxaik jur eüonayi pasi meçu do éxeni muk keöopu.  Oxaik ağviri aüvandu, mara nanak var meçu. Oxaik ağvirişeni éxenişi pasi komeçu. 3xenik emoras koxowonu am üoçi Oxai na ûu.Çkva mitik aüonayi geöareli ağviris var meçapûu do ti kogonüanu. Nana muşik komeçu ağviri. Oxaik xolo ağviri 3xenis kamudvu nunüus do – ‘ xes kodoloviûüoçaya ‘ – isimadu, mara ağviri na gowuğusteri, éxenik incubalu, ûoroci diqu do doputxu.

Oxai kurişa kogoyiktu do gatxozu ûorocis. Ûorocik ar oôuûes möita dolokuneri mskva bozo koâiru mendraşen, putxu emuşüele, gurôicis noputxu do pukiri diqu. Bozok pukiri xes kodikaçu. Gaaüviru : ‘ Aya solen moxtu ‘ do oşurus kogöçüu. Kuriti bozoşi woxles kodoxedu do maüvande diqu. Awi aya maüvande mextu do konodgitu bozos.

-Komomçi pukiri do mu na ginon, maxvewi, -uwu maüvandek. Var meçu bozok: ‘ Aya çkimi pukiri ren, sin mot mekçaya ‘.

 

Aya na koâiru bozoş nanak nüitxu:

-Mu ren osuri çkimi, mu gorups e maüvandek?

-Pukiri maüvans, -uwu bozok.

-Komeçi do igzalas, koniini !- Ducoxu nana muşik.

Bozok konusiminu nana muşis, mara pukiri lazuûüaüali diqu do ek kogoşibğu. Aya na maüvande âiru, çkar var iqondru, mamuli diqu do oâangus kogööüu, mara lazuûiş ar üaüali müyapu diqu, mamuli göşku do gzas kogedgitu. İdu, idu, do Oxaişi oxorişa, e didi kvaşa komextu. Kogoiedu ekole akole do miti var ûuşi, xolo üoçi diqu do ducoxu: ‘ Oxai ! ‘ Kva koguyinu, mara Oxai soti var ûu. Biöi kvaş doloxe amaxtu. Oxaiş bozo kamiqonu do oxorişa mendiqonu. Nana muşi oxoris ûu . Dido üayi awonu:

Gondineri biöi komomixtu do üeraşa nisati komomiqonuya.

Didi öanda kododges, manti ek kovorûi, pşvi, ôöüomi do öandati diçodu do Oxaişi ambariti

 

 

 

 

CADI OKHAİ

Bir karı koca vardı. Bir gün kadının kocası hastalandı ve öldü.

Adamın karısı hamile idi. Kadın üç ay sonra erkek ikiz çocuklar doğurdu. İkizlerden biri ölünce, evde bir tek oğlu kaldı. Kadın, bu oğlunun üstüne titredi, büyüttü. Çocuk büyüdü. Annesi onu, okutmayı istiyordu. Çocuğunda hoşuna gitti ve aklına yattı.

Bir Ağustos gününde, yaz sıcağında, kadın, Trabzon’a gitmek üzere hazırlandı. Bir küpe, tulum dolusu ekşi peynir, ekmek, mamalika, pleki ekmeği, tavuk eti, mısır, çekirdeksiz fasülye somağı doldurdu. Sonra unu elekle eledi, hepsini topladı ve iple bağlayıp çocuğa yükledi. Sonra bir uzun bir kısa sopayı tutarak iki sopa getirdi. Uzun sopayı kendisi tuttu, kısa sopayı oğluna verdi ve Trabzon’a doğru yol almaya başladılar. Trabzon’a çok uzun yolları vardı ve hava çok sıcaktı. Öğle güneşi tepelerine vurunca, gölün yanında, büyük bir taşın gölgesinde dinlenmek için oturan anne ve çocuk, su içtiler.

Anne, oturur oturmaz ‘ Okhai ! ‘ diye inledi. Çocuk da otların üzerine uzanmıştı ki, o anda, altında serinledikleri taş yarılıp alaca gömlekli, sakallı bir ihtiyar çıktı, sordu :

-Ne  istiyorsunuz, kadın beni neden çağırdın? Anne ve çocuk öyle şaşırdılar ki, yaşlı adama bir şey diyemediler. İhtiyar sordu:

-Nereye gidiyorsunuz?

-Trabzon’a, orada çok iyi okul var. Çocuğu oraya götürüyorum.

Sakallı ihtiyar, taştan inerek kadının yanına geldi, çocuğu iyice süzdü ve annesine:

-Çok uzağa götürüyorsun çocuğunu. Bana güveniyorsan, benimle bırak. Ben, herkesten daha iyi bilirim. Adım Okhai, o taşın içinde yaşıyorum. Bana güveniyorsan çocuğunu bugünden benimle beraber bırak. Çocuğu bırakırsın, bir yıl sonra gelirsin. Bakarım, bir şey öğrenebiliyor mu? O taşın yanında, adımı çağırdığında; çıkar, sana her şeyi söylerim. Çocuğun öğrenemiyorsa bir yıllık ücreti bana verirsin ve çocuğu da götürürsün. Öğreniyorsa çocuğu, üç yıl daha benimle bırakırsın. O zaman ücret de istemem. Üç yıl sonra götürürsün çocuğunu. Çocuğun annesi, Okhai’nin sözünü beğenerek çocuğu bırakıp eve gitti. Okhai ve çocuk taşa girdiler.

Okhai cadıydı: talebelerine cadılığı öğretiyordu. Cadılığı iyi öğrenenleri de bırakmıyordu.’ Ben yaşadıkça, kimse benden daha iyi cadı olmamalı; cadılığı taşın dışına çıkarmamalı ‘ diye düşünüyordu.Bir sene boyunca talebeleri peşine geziyorlardı, nereye giderse onlarda oraya gidiyor, ne yapsa onlarda onu yapıyorlardı. Kim cadılık işini anlayamıyor ve kavrayamıyorsa bir yıl sonra onu evine bırakıyordu. Kadının oğlu cadılığı öğrenmeye başlamıştı, cadılığı bu sakallı ihtiyardan öğreniyordu. Okhai’nin güzel bir kızı vardı: Kırmızı yanaklı, uzun boylu; güneş gibi saçları, deniz gibi gözleri, kara uzun kirpikleriyle O kızın güzelliği anlatılmaz, yazıyla yazılmaz.

Bu kız bir görüşte babasının yeni talebesine aşık oldu, ama korkudan kimseye bir şey söyleyemiyordu. Kız düşünüyordu: ‘ Bu çocuk, cadılığı iyi öğrenirse, babam onu burada bırakır. Bir yerde yalnız görüp, bir şey söylemeliyim. ‘

Bir gün sabahleyin, çocuk yüzünü yıkarken, kız gizlice yaklaşarak, kulağına fısıldadı.

-Babama, birşey kavradığını belli etme. Bir yıl geçip sana sorunca, bir şey öğrenemedim, bilmiyorum, de! Biliyorum dersen, seni buradan hiç bırakmaz, bilesin!

Çocuk o günden sonra Okhai’nin kızının öğrettiği gibi yaptı. Bir yıl sonunda Okhai, çocuğa sordu:

-Benden ne öğrendin, ne biliyorsun?

-Bir şey kavrayamadım, bir şey öğrenemedim, bir şey bilmiyorum. Dedi cocuk.

Okhai’nin hoşuna gitti. Çocuğu bırakmak için annnesini beklemeye başladı.Bir gün çocuğun annesi gelerek, taşın yanına oturdu.’ Okhai ‘ diye çağırınca, ihtiyar çıkıp :

-Çocuğun bir şey öğrenemedi. Götür çocuğunu.

Kadın üzüldü, ama ne desin? Okhai’ye bir yıllık ücreti vererek, çocuğu götürdü. Öylesine dertliydi ki, yolun yarısına kadar tek bir söz bile etmedi ve şekilde gidiyorlardı. Yine dayanamayıp, çocuğa:

-Bir yıl usta ile bıraktım seni, bir şey öğrenemedin, boşuna ücret ödedim.

Çocuk çevresine etrafına bakındı, taştan iyice uzaktaydılar. Kimse sözlerini bilmiyor ve duymuyordu. Daha sonra annesine;

-Sen dert etme anne, ben herşeyi biliyorum. Ama cadılığını iyi öğrenen adamı dışarıya bırakmadığı için, yalan söyledim.

Anne o zaman anladı, kavradı Okhai’nin oyunlarını ve sevinerek adımlarını sıklaştırdı; eve bir an önce varabilmek için.

Anne ve çocuk hiçbir yerde oyalanmadan eve geldiler. İyicene dinlendikten sonra çocuk sordu;

-Okhai’nin ustalığını öğrenen adam aç kalmaz. Sakın şaşırma, ben inek, öküz, keçi, at, eşek, katır, köpek, kedi, fare, tavuk, kaz, serçe, kurbağa, kurt, pire, çekirge, örümcek, her ne istersen olurum! İstersen keçi olayım beni sat; yine insan olurum, sana gelirim.

-Nasıl olur bu? Annesi çok şaşırmıştı.

Çocuk, bir solukta, büyük bir koyun oldu. Anne, sabahleyin pazara götürüp sattı. Bir gün sonra koyun kaçtı, yine insan olup annesine döndü. Annesinin hoşuna gitti ve çocuğunun cadılığına inandı. Çocuk:

-Şimdi öküz oluyorum, beni sat!Öküz oldu, annesi sattı. Bir gün sonra yine evine geldi:

-Şimdi at oluyorum, ama pazara götürünce gemimi kimseye verme, eve getir ve sakla.Gem için kim çok para verirse, ben başımı sallayınca ver! Çocuk, at oldu. Annesi, atı pazara götürdü. Müşterisi çoktu. Biri ‘ Ben alacağım , ‘ öbürü, ‘ Ben alacağım ‘ diye birbirlerine yol vermiyorlardı. Hepsi de ‘ Ben alacağım . ‘ diyordu.Anne, ne diyeceğini bilemiyordu.

O gün, Okhai bu haberi duydu, başka adamın şekline bürünerek, pazara gitti. Çocuğun annesi, henüz atı satmamıştı. Okhai, iki kat bedel ödeyerek atı satın aldı. Okhai gemi isteyince, anne vermedi. Okhai, gemi için atın bedelini verdi. At, o zaman bu adamın Okhai olduğunu anladı;çünkü, başka kimse geme bunca para vermezdi.At başını sallayınca, annesi gemi verdi. Okhai gemi alarak atın ağzına geçirdi ve ‘ Elime düştün . ‘ diye sayıkladı. Ama gem elinden kayar kaymaz; at, güvercin oldu ve uçtu.

Okhai atmacaya dönüştü, güvercini kovaladı. Güvercin uzaktaki bir köyde kırmızı giysili bir kız çocuğu görüp, ona doğru uçtu. Kızın koynuna konup, çiçek oldu. Kız, çiçeği eline aldı;

‘ Bu nereden geldi? ‘ diyerek kokladı. Atmaca da kızın önüne oturup, dilenci oldu:

-Çiçeği ver de, ne istersen iste benden. Kız vermedi. -Bu, benim çiçeğim, sana niye vereyim!

Bunu gören kızın annesi sordu:

-Ne var kızım, dilenci ne istiyor?

-Çiçeği istiyor.

-Ver de gitsin, başından at!

Kız, annesini dinleyerek çiçeği attı, ama çiçek mısır taneleri olup, oraya dağıldı. Dilenci hiç zaman geçirmeden horoz oldu , gagalamaya başladı. Ama, mısır tanelerinden biri çakal oldu, horozu yuttu.Gitti, gitti. Okhai’nin yaşadığı yerdeki o büyük taşın yanına geldi. Çevresine bakıp da kimseyi göremeyince yine insan oldu ve çağırdı: ‘Okhai ‘Taş yarıldı. Okhai hiçbir yerde yoktu. Çocuk girip, Okhai’nin kızını çıkardı ve evine getirdi.Annesi evdeydi. Kayıp çocuğum eve geldi ve bana gelin getirdi diye ço k hoşuna gitti.

Büyük düğün kuruldu, ben de oradaydım. Yedim içtim; düğün de bitti. Okhai’inin haberi de.

 

 

Kaynak: Lazuri ôaramitepe, (Tbilisi, 1982)
Türkçe Bölümü Hazırlayan : Ali İhsan Aksamaz,Dil-Tarih-Kültür-Gelenekleriyle LAZLAR, Sorun Yayınları  İstanbul, 2000.


 

MAPA DO MÖÜEŞİ

Ar mapa korûu do emus na uğuûu oüro xazinas var inûreûu. Mapa dido xezdimeri na ûuşeni, ar oüro mitişa var ameûeûu.

Ar ndğas Mapak ducoxu vezirepe muşis do uwu:

-Andğaşen goyilit do üoçepes uwvit ki çkimde malen do awişaüis üiayas uşegnapu sum méudi atkven, emus oüro mepçap!

Vezirepek em ndğaşen igzales, üiyana goyiles do mapaşi notkvame iris duwves:’ Mitxani mapa çkinişa nalen do üiyanas uşegnapu sum méudi atkven, emus dido oüro meçaps mapakya ‘.

Ar tuta meüilu. Mapaşa miti var nuxtimu. Üoçepek isimaduôûes:’ Eşo mu méudi vuwvat mapas awişa mitis na var ugnapunya ‘.Arüele aşo isimaduôûes do majuraüele aşkurineûes:

‘ Mapas méudi muöo vuwvatya ‘.

Méika oraşüule a ambari ar möüeşik kognu do mapas aşo numçinu:’ Ar méudiş otkvaluşa sum ndğas domçvi do eüule(uüaçxe) iri ndğas tito tito méudi giwumerya ‘.

A ambari mapas konuğes. Aâiéinu mapas do ntku :’ E bedi goöveri möüeşis mu méudi atkven, ma na var miçkiûasya ’.

Meüilu ar ndğa. Mapas guri damonüanu do nisimadu: ‘ Soti möüeşik mtiniti domiwumers sum uşegnapu méudiya ‘ do ducoxu vezirepes.

-E, vezirepe -uwumers mapak, - isimadit do goyişinit, mu méudi itku andğaşa üiyanas mu na giçkinan, gogaşinan, öumanis ma miwvaten.

Vezirepes em ndğas do em seris toli var udvalunan, çumanişaüis notkvame méudepe goişinaôûes. Majurani ndğas öumanişi ordoşen mapaşa na mextes, mapa méxodaris korûu. Vezirepes mu na uçkin, duwves.

Masuma ndğas gobriweri, goûalaxeri möüeşi mapaş cixas konodgitu, moiu kalamani do üuçxes na moâitu titxu wineüepeten kamaxtu mapaşa. Mapa orzos(tronis) xeûu do ekole-akole eçi veziri eluxeûu. Gobriweri möüeşi âiruşi, mapas aâiéinu.

-Mu méudi ambari momiği?-Nüitxu mapak möüeşis do xolo ar üayi kogamiâiéu. Möüeşi çkar var aşkurinu do do uwu mapas:

-Ôaôuli çkimis jur qona uğuûu. Ar qonas na xaçkupûu diüa , mteli üiyanas dibağeûu.

-Şegignapunani am üata méudi?-Nüitxu vezirepes mapak.

-Var,- uwves vezirepek.

Möüeşik çkva nena var eşiğu, eyiselu, gamaxtu gale, komoyidu kalamani, biga muşi kodikaçu do mçxurişa igzalu.

Majura ndğas möüeşi xolo komoxtu mapaşa, komoyiu kalamani do kamaxtu .Mapa koxen ûaxûi muşis do ekole-akole vezirepe eluxenan. Möüeşi na amaxtusteri, mapak mutxani uwvasenûu, mara möüeşik nena gowuncubalu do uwu:

-Majura qonas ôaôuli çkimik markvali xaçkupûu do iri wanas na aqveûu öuöuli vit qonas var inûreûu.

Gaaüviru mapas do vezirepes nüitxu:

-Şegignapunani amüata méudi?

-Var şemignapunan, - uwves vezirepek.

Mç’üeşik keyiselu, xolo muşi briweri kudi kogeitu do gale kagamaxtu. A mapa dido xezdimeri na ûu do çkar mitis oüro var meçapûu eti üayişa kuçkiûu, amuşeni onöinaôûu kalamaniş modvalu do ar üeleneti usiminôu. ‘ Mu tkumernan mapa do vezirikya ‘. Möüeşik na gamaxtusteri, mapa eéxonûu ûaxûişen do vezirepes uwu :

-Vezirepe, âiropûu möüeşik xazinaşi oüro gowamiğasen. Öumenti

möüeşik amüata eşagnapu méudi dotku na, tkvan var şemignapunanya var tkvat, şemignapunanşo, miçkinanşo, tkvit!

-Mök’eşik koşignu aya do igzalu. Em ndğas möüeşik limcişa mçxuri oncvinaôûu do ôilili gelaçaôûu. Masuma ndğas xolo komoxtu .

-Muperi uşegnapu méudi tkvaginon am ndğa?- Âiéineri uwumers mapak.

-Baba skanis dido mûeri uqonuûeren do şkvit wanas oüoüidinu uğuûeren entepeüala, -uwumers möüeşik,- am oüoüidinupes na iqu ziyaniten baba skanişi xazina komoiçoderen. Em oras baba çkimik noéxuderen baba skanis oşi oüro. Baba skani em wanas doğuru do oşi oüroti kodoskideren.

Möüeşi aşo na ntkus steri, ar veziri eéxonûu do: ‘ Aya mignapunan, miçkinanya!

-Aya komiçkinanya, ntku majura vezirik.

-Aya na var uçkin, mi iqven, manti şemignapunya, ntku mapak.

-Şegignapunan do kogiçkinanşi, çkva mutu otkvaluşi var miğun. Baba skanişi bere sin re do ûaxûi muşiti sin giğun. Emuşeni e oşi oüro sin momçaginonya, uwu möüeşik mapas.

Mapak méika oras nena var atku, eüule vezirepes uwu:

-Xalali ren amüata möüeşişeni oşi oüro, komeçit!

Komeçes oşi oüro. Möüeşik ubas komeşidu, igzalu do mukti ixmaru do çkvasti oxmarapu.

 

KRAL VE ÇOBAN

Bir kral vardı ve altınları hazineye sığmıyordu. Ama, eli öyle sıkıydı ki, kimseye bir tek altın bile vermiyordu.

Bir gün kral, vezirlerini çağırarak, şöyle dedi :

-Yarından tezi yok dolaşın ve insanlara şu haberi yayın:’ Kim bana gelip de, dünyada şimdiye dek duyulmamış üç yalan söylerse, ona çok altın vereceğim! ‘

Vezirler hemen yola çıktılar, dünyayı dolaştılar ve kralın sözlerini herkese söylediler: ‘ Kim kralımıza gider, dünyada duyulmamış üç yalan söyleyebilirse, kralımız ona çok altın verecek! ‘

Aradan bir ay geçti. Kralın huzuruna çıkan yoktu. Herkes düşünüyordu: ’ Krala, şimdiye dek kimsenin duymadığı ne yalan söyleyebiliriz? ‘ diye. Bir yandan da korkuyorlardı.

 

’ Krala yalan söylediğimizde, ya başımıza bir şey gelirse! ‘

Kral’ın saldığı haberi duyan bir çoban, krala şöyle haber gönderdi:’ Yalanları, üç günde söyleyeceğim. Her gün bir yalan söyleyeceğim! ‘

Vezirler, bu sözleri krala ilettiler. Kral gülerek: ‘ O zavallı çoban, benim bilmediğim ne yalan söyleyebilir ki? ‘ dedi. Bir yandan da heyecanlandı, yüreği sıkıştı . Düşünüyordu, ‘ Ya çoban, bana gerçekten duyulmamış üç yalan söylerse. ‘ diye. Vezirlerini çağırıp:

-Ey vezirler, düşünün ‘ Dünyada söylenmemiş ne kadar varsa sabahleyin bana söyleyin.!

Vezirler, o gece gözlerini kırpmadan sabaha kadar, söylenmemiş yalanları anımsamaya çalıştılar.

Ertesi gün, erkenden krala gittiler. Kral divandaydı. Vezirler, tüm yalanları söylediler. Bir gün sonra, çoban, üstü başı yırtık, çamur içinde gelip kralın kalesine dayandı. Çarığını çıkardı ve ince çoraplarıyla kralın huzuruna çıktı. Kralın etrafında yirmi vezir vardı. Kral, çobanı görünce gülümsedi:

-Ne yalan söyleyeceksin?

Çoban, krala:

-Dedemin iki tarlası vardı. Bir tarlaya ektiği buğday, bütün dünyaya yetiyordu!

Kral, vezirlerine sordu:

-Böyle bir yalanı, duymuşluğunuz var mı?

‘ Hayır‘ dedi vezirler. Çoban, başka söz söylemeden dışarıya çıktı. Çarığını giydi, sopasını aldı ve koyunlarını otlatmaya çıktı.

İkinci gün çoban, yine kral’ın huzuruna çıktı. Kral, tahtında oturuyordu, etrafında da vezirler. Kral, bir şey söylemeden, çoban:

-Öteki tarlaya dedem yumurta ekiyordu ve yumurtadan çıkan civcivler,on kente sığmıyordu!

Kral çok şaşırmıştı. Vezirlerine sordu:

-Böyle bir yalanı duymuşluğunuz var mı ?

‘ Hayır, duymadık ‘ dedi vezirler.

Çoban, kalkarak yırtık şapkasını giydi ve çıkıp gitti. Kralın elinin ne sıkı olduğunu olduğunu, kimseye tek altın vermediğini çok iyi biliyordu: Çarığını giymek üzereyken bir taraftan kral ve vezirler ne diyorlar diye dinliyordu.

-Vezirler, görüyormusunuz, çoban hazinedeki altınları benden alacak. Yarın da böyle duyulmamış yalan söylerse, siz, sakın duymadık demeyin, duymuşluğumuz var, biliyoruz deyin!

Kralın bu sözlerini duyan çoban, gitti. Akşama dek koyunlarını otlatıp, kaval çaldı.

Çoban, üçüncü gün yine kralın huzuruna çıkınca, kral:

-Bugün, bakalım duyulmamış ne yalan söyleyeceksin?

Çoban:

Babanızın çok düşmanı varmış. Yedi yıl düşmanlarıyla savaşmış. Bu savaşta gördüğü zararla babanızın hazinesi boşalmış. İşte o zaman benim babam, babanıza yüz altın ödünç vermiş. Babanız da, tam o yıl ölmüş ve yüz altını da geri verememiş!

Vezirlerden biri fırlayarak:

-‘ Bunu duymuşluğumuz var, biliyoruz bu yalanı! ‘ dedi.

- Öbür vezirde‘Bunu biliyoruz‘ dediğinde,

Kral:

-‘ Bunu bilmeyen kim olabilir, benim de duymuşluğum var! ‘ dedi.

Çoban, hemen:

-Madem duydunuz ve biliyorsunuz, başka sözüm yoktur. Babanız borçlu olarak öldüğüne ve siz, onun oğlu olarak tahta sahip olduğunuza göre, o yüz altını siz vereceksiniz!

Kral, bu sözler üzerine bir şey diyemedi. Sonra vezirlerine :

-Helâldır yüz altın böyle bir çobana, hemen verin!

Altınları alan çoban, koynuna koydu; hem kendi harcadı, hem de başkalarına kullandırttı.

Kaynak: Lazuri ôaramitepe, (Tbilisi, 1982)
Türkçe Bölümü Hazırlayan : Ali İhsan Aksamaz,Dil-Tarih-Kültür-Gelenekleriyle LAZLAR, Sorun Yayınları,  İstanbul, 2000.


TXA DO MGERİ

 

Ar txa korûu. Sum tiüani uqonuûu do ar mcveşi mskibus skiduûes1
Nana-txa iri öumanis nuluûu do tiûanepes oöüomale mumerûu2 Tiüanepek neünas kodolumerûes3 do nana mutepeşi var moxtaûuşa4 mitis neüna var guniôûes. Nana mutepeşi na moxtaûu5 ducoxupûu :
- Neüna gominit aéaéa- baéaéa, nana tkvani vore, buâi opşa miğun mjaten !
A nenape na şignaûes tiüanepek6 buûümoüideri nana mutepeşis gunip’ûes neüna, woxle buâi duwuôûes (wuwonuôûes) do eüule buûüa imxorûes. Aşote irdeûes txaş tiüanepe.
Ar mgerik kognu am ambari. Ar dğas, öumaniüele, txa do tiüanepe canûesşa,7 mgeri mskibuş tude gextu8 do donûüobu. Dotanu. Öumanis txa dixaziru oxtimuşeni do tiüanepes çinadu :
- Ma var dogicoxatşa mitis neüna var gunat!9
Aşo doçinadu do igzalu. Tiüanepek neünas kodoluğes. Méika ora na meüilu10 mgeri ğoberişen gamaxtu, neünas nodgitu do ducoxu :
Neüna gominit aéaéa-baéaéa, nana tkvani vore, buâi yopşa miğun mjaten !
Tiüanepes gaaüvires : '' Nana çkini aşo ordo var goyikteûuya ! ''Ar tiüanik ğormaşen gamixosaru do nana mutepeşi na var ûu11 koxowonu.
- Nana çkinis ôici do toma kçe uğun, si var giğun, var goginiôt ! Uwu txaş tiüanik mgeris.
Mgerik uüuniktu do igzalu. Ar ğalişi ôicis didi üalati koâiru. Mgerik üalatis doloeduşi,12 markvalepe do ûüebişi guda koâiru.13 Guda gonu do ek mjaş mojonome korûu. Aya na âiru mgeris dido axelu14 do tku:
- A mjaş mojonome do markvalepe ma dido domaöirenya.
Mgerik ezdu do ar üiti üonari mjaş mojonome ôici do tomas disu. Markvaliş éilaten ûani dikçanu, eüule üibirepe dilasiru do xolo mskibuşa komextu do ducoxu :
- Neüna gominit aéa éa-ba éa éa, nana tkvani vore, buâi yopşa miğun mjaten !
Awi majura tiüanik gamixosaru.
- Nana çkinis buâepeti kçe uğun, si var giğun, var goginiôt, uwu tiüanik.
Mgeri igzalu, mjaş mojonometen buâepe dikçanu do xolo ducoxu :
- Ôiciti kçe miğun, buâiti kçe miğun,15 neüna gominit aéa éa-ba éa éa, nana tkvani vore, buâi yopşa miğun mjaten !
Gamixosares tiüanepek, mgeri nana mutepeşis nangapines16 do neüna kogunes. Mgeri kamaûüvaéu mskibus, jur tiüani muyiüidu do mağara muşiüele igzalu. Mgeris masuma tiüani na rûu, var uçkiûu;17 hemti masuma tiüani ar mupi ğocis kelanûüobereûu.
Méika çkvaş üule18 nana - txa komoxtu. Mendraşen mskibuşi neüna gonimeri na âiru unüaôu, mara mskibus miti var çkinûu.
- Aéa éa-ba éa éa, ucoxu, mara mitik nena var meçu.19 Eüule mendaeduşi, ar tiüani kagamaxtu do nana muşis duwu mteli ambari. 20
Txa doxedu do imgaru. İri dğas imgarûu, dido isimadeôûu. Çkva mu qvaûu, ar tiüani ordapûu do korûu.
Txas mgeriş oâiramu dido unûu. Mskibuşi xolos txak ar didi üuyi keşaxaçku,21 jin qonas üvateri ğerepe kogöbğu , emus jin qape, éxiüepe do çalati komotu do leûati komojobğu. Em dğaşüule txak, oöüomale momaluşa na idaûu,22 tiüani mskibus var naşkumerûu, muşiüala niqonuôûu.
Ar dğas mgeri xincis miüiûuşi txak koâiru do mendraşen ducoxu :
- Moxti mgeri, moxti, öumaneri ga’ri arto ôöüomat.23 Skanişeni xolo ar daduli do ar üvaruli miğun, moxti, bundğa kagoi do öüomi !
Mgeris méika gaaüviru, mara txa xeleberi âiruşi nisimadu : '' amus mutu var uçkin tiüanepe ma na viqoni,24 mepta, kotumepe kovuöüoma do mukti oôöüomaya. ''
Mgeri mskibuşüele niûuşi25 üuyis kodololu. Txak doüorobu xomula dişka, dolobğu üuyis, noxaôuleten(noüançxuleten) konunwu do daçxiris kvaülimu. Üoma kododgitu, mgerik omğorus kogööüu. Méika çkvaş üele ek noşkeri do mûveriş meûa mutu var doskidu.26


NENAPUNA / SÖZLÜK / DICTIONARY

Lazuri / Turkuri / İnglisuri

A a
axelu / sevindi / it, s/he was pleased
ambari / haber / news
ar/ti / bir / one
arto / beraber / together
aéaéa - baéaéa / hu ! / hey !
ak / burada / here
a(m) / bu / this
amus / bunda / in this
aya / bunu / this one. ..
aşo / böyle / like this. ..
aşote / böylece/ so. ..
awi / şimdi / now
ek / orada / there
e(m) / şu; (o) / that; it
emus / onda / in it

B b
bundğa / tüy / feather
buûüa / yaprak / leaf
buâepe /memeler / breats
buâepeti / memeler de / breats too
buâi / meme / breast

C c
canûes / yatıyorlardı / they were sleeping
canûesşa / yatıyorlarken / while they were sleeping

Ç ç
çala / saman / cut straw
çalati /saman da / cut straw too
çinadu /tembih etti / s/he warned
çkinûu / mevcuttu / there was. ..
çkini /bizim/ki / our/s
çkinis / bizimkinde / in ours
çkva / başka / other

Ö ö
ök’omi / ye ! / eat !
öumaneri / sabahki / morning's. ..
öumani / sabah / morning
öumanik’ele / sabaha karşı / toward morning
öumanis / sabah(leyin) / in morning

D d
daçxiri / ateş / fire
daduli / tavuk / hen
dğa / gün / day
dğas / gün(de) / (on) day
dğaşüule / gün sonra / after. .. day. ..
didi / büyük / big; great
dido / çok / much; many
dixaziru / hazırlandı / s/he got ready
dikçanu / beyazlattı / s/he whitened
dilasiru / bileyledi / s/he sharpened
disu / sürdü / s/he smeared
dişka / odun / firewood
do / ve / and
doçinadu / tembih etti / s/he warned
doxedu / oturdu / s/he sat down
dogicoxatşa / çağırıncaya kadar / till I call. ..
doüorobu / topladı / s/he collected
dolobğu / içine döktü / s/he poured. ..
doloedu / içine baktı / s/he looked inside. ..
doloeduşi / içine bakınca / when s/he looked inside
domaöiren / işime yarar / it serves me
domaöirenya / işime yarar diye / saying it serves me
doskidu / kaldı / it remained
dotanu / gün ışıdı / it dawned
donûüobu / saklandı / s/he hid. .. self
ducoxu / çağırdı / s/he called
ducoxuôûu / çağırıyordu / s/he was calling
duwu / söyledi / s/he said
duwuôûes(wuwonuôtes) / emiyorlardı / they were sucking

E e
eüule / sonra / after; then
ezdu / aldı / s/he took
-eri /. .. ki (nin). .. /. .. al. ..

F f
fara / defa /. ... time. ..

G g
gaaüviru / tuhafına gitti / s/he was confused
gaaüvires / tuhaflarına gitti / they were confused
gamaxtu / çıktı / s/he went out
gamixosaru / dışarıyı süzdü / s/he examined outside
gamixosares / dışarıyı süzdüler / they examined outside
gextu / indi / s/he went down
giğun / sende (cansız). .. var / I have. ..
goginiôt / sana açıyoruz / we are opening. ..
gominit / bana açın ! / open. ..!
gonimeri /açık / open
gonu / açtı / s/he opened
goyikteûu / dönüyordu / s/he was turning
goyikteûuya / dönüyordu diye / saying s/he was turning
guda / tulum / bagpipe
gunit / açın ! / open !
guniôûes / açıyorlardı / they were opening
ga’ri / yiyecek / food

Ğ ğ
ğali / dere / river
ğalişi / derenin / river's
ğerepe / mısır sapları / corn's stalks
ğeri / mısır sapı / corn's stalk
ğoci / köşe / corner
ğocis / köşede / at corner
ğoberi / çit / fence
ğoberişen / çitten / from fence
ğorma / in / hole; cave
ğormaşen / inden / from cave

H h
hemti / o da / it too

X x
xeleberi / sevinerek / joyfuly
xinci / köprü / bridge
xincis / köprüde(n) / in/(from) bridge
xolo / yine; yakın / again; near
xolos / yakın(ın)da / near
xomula / kuru / dried

İ i
imgaru / ağladı / s/he cried
imgarûu / ağlıyordu / s/he was crying
idaûu / gidecekti / s/he'd go
igzalu /gitti / s/he went
imxorûes / yiyorlardı / they were eating
irdeûes / büyüyorlardı / they were growing
iri / her, hep, herkes / all; everybody
isimadeôûu / düşünüyordu / s/he was thinking

J j
jur /i / iki / two
jin / üst(ün)e / on; over


K k
-k / ergatif ek / ergative particle
kagamaxtu / ortaya çıktı / s/he appeared
kagoi / yol ! /strip !
kamaûüvaéu /. .. daldı / s/he entered
kçe / beyaz / white
kelanûüobu / saklandı / s/he hid. .. self
kelanûübereûu / saklanmıştı / s/he had hid. .. self
kexaçki / kazdı; açtı / s/he dug
kovuöüoma / yiyeyim ! / let me eat !
kododgitu / yayıldı / it spread
kodololu / düştü / s/he fell down
kodolumerûes / sürgülüyorlardı / they were bolting
kognu / duydu / s/he heard
kogunes / açtılar / they opened
kogöbğu /döktü / s/he poured. ..
kogööüu / başladı / s/he began. ..
koxowonu / anladı / s/he understood
komextu / geldi / s/he came
komoxtu / geldi / s/he came
komojobğu / döktü / s/he poured. ..
komotu / örttü / s/he covered
konunwu / yaktı / s/he burned
kotume / tavuk / chicken
kotumepe / tavuklar / chickens
korûu /. .. vardı / there was. ..
koâiru / gördü / s/he saw
kvaülimu / alevlendi / it caught fire

Ü ü
-üala /. .. ile beraber;yanında / together with. ..; near
üalati / sepet / basket
üalatis / sepette / in basket
-üele /. .. ya doğru; taraf(ına) / towards. .. side
üibiri / diş / tooth
üibirepe / dişler / teeth
üiti / parmak / finger
üitiüonari / parmak kadar / not much
-üonari /. .. kadar / as much/many as
üuyi / kuyu / well; pit
üuyis / kuyuya(da) / in/to well
-üule /. .. sonra / after. ..
üoma / duman / smoke
üvateri / kesilmiş / cut one. ..
üvaruli / kısır horoz / barren cock

L l
leûa / toprak / soil; earth
leûati / toprak da / soil too

M m

ma / ben / I
mağara / mağara / cave
mara / ama / but
mja / süt / milk
mjaten / sütle / with milk
mjaş mojonome / kaymak / cream
mjaş mojonometen / kaymakla / with cream
majura / diğer(i) / other
majurani / ikinci(si) / second one
masuma / öbürü / third
masumani / üçüncü(sü) / third one
markvali / yumurta / egg
markvalepe / yumurtalar / eggs
mcveşi / eski / old
meçu / verdi / s/he gave
mendra / uzak / far away
mendraşen / uzaktan / from far away
meüilu / geçti / it passed
mendaedu /. .. baktı / s/he looked. ..
mendaeduşi /. .. bakınca / when she looked. ..
mepta / gideyim ! / let me go !
meûa /. .. dan başka /. .. except. ..
mgeri / kurt / wolf
mgerik / kurt (+ ergatif ek) / wolf (+ ergative particle)
mgeris / kurt(t/a) / in/to wolf
mgerişi / kurtun / wolf's
miğun / bende. ..var / I have. ..
miüiûu / geçiyordu / it was passing. ..
miüiûuşi / geçiyorduyken / while it was passing
miti / kimse / anyone
mitik / kimse (+ ergatif ek) / anyone (+ ergative p. )
mitis / kimsede(ye) / in/to anyone
moxti / gel ! / come !
moüideri / yüklü / loaded one
momalu / getirme / (to) bring
momaluşa / getirmeye / to bring. ..
mskibu / değirmen / mill
mskibuüele / değirmene doğru / towards mill
mskibus / değirmende / in mill
mskibuşa / değirmene / to mill
mskibuş(i) / değirmenin / mill's
mteli / büs/bütün; herşey / all
mûveri / toz / dust
mu / ne / what
muk / kendisi / s/he
mukti / kendisi de / s/he too
mumerûu / getiriyordu / s/he was bringing. ..
muşi / kendisinin; onun / its; his; her
muşiüala / kendisi ile; yanında / near / with it. .. / him/herself
muşiüele / onun tarafı(na) / towards. .. side
muşis / on(d)a / in/to it/her/him. ..
mutepeşi / onların / their
mutepeşis / onlar(d)a / in/to them
mutu / bir şey / anything
muyiüidu / sırtladı / s/he shouldered
mupi / karanlık / dark
méika / biraz; az / a little/few

N n
nana / anne /mother
nangapines / benzettiler / they thought as if. ..
naşkumerûu / bırakıyordu / s/he was leaving
neüna / kapı / door
neünas / kapıda / at door
nena / dil; lisan; söz / language; tongue;word
nisimadu / düşündü / s/he thought
niûu / gitti / s/he went
niqonuôûu / götürüyordu / s/he was taking away
nodgitu /dayandı / s/he forced
noxaôule(noüançxule) / yanan odun(odun kırıntısı) / torch
noxaôuleten(nok’ançxuleten) / yanan odunla(odun kırıntısıylan) / with torch
noşkeri / kömür / coal
nuluûu / gidiyordu / s/he was going

O o
oôöüoma / yiyeyim ! / let me eat !
oôöüomaya / yiyeyim diye / saying let me eat
oöüomale / yiyecek / food
oxtimu / gitmek / (to) go
oxtimuşeni / gitmek için / to go. ..
omğoru / böğürmek / (to)bellow
omğorus / böğürmeye / to bellow. ..
ora / zaman / time
ordaôûu / büyütüyordu / s/he was bringing up
ordo / erken / early
oâiramu / görmek; bulmak / to see; find

P p
paéxi / tırmık / rake

Ôô
ôöüomat / yiyelim ! / let's eat !
ôici / ağız / mouth
ôicis / ağız(d)a / in/to mouth
ôiciti / ağızı da / mouth too

R r
re / sen. .. sın / you are. .. (sg.)

S s
-s /. .. da; . .. ya /. .. in; at; to
skani / senin /your/s
skanişeni / senin için / for you
si / sen / you
skiduûes / yaşıyorlardı / they were living
sum/i / üç / three

Ş ş
-şa /. .. ya; . .. ya kadar / to. ..; till. ..
-ş(i) /... nın; . .. nca; . .. ken; . .. dan /...'s...; when; while
-şen /... dan / from. ..
-şeni / için; hakkında / for. ..; about. ..

T t
-ten /. .. ile; . .. la / with. ..; . ..of. ..
-ti / de; da; dahi / too; also
txa / keçi / goat
txaş /keçinin / goat's
tiüanepe / kuzular / kids
tiüanepek / kuzular (+ ergatif ek) / kids ( + e. particle)
tiüanepes / kuzular(d)a / in/to kids
tiüanepeş / kuzuların / kids'
tiüani / kuzu / kid
tiüanik / kuzu ( + ergatif ek) / kid ( + e.particle)
tkva /siz / you (pl.)
tkvani / sizin / your
tku / dedi / s/he said
toma / saç / hair
tomas / saç(t)a / in/to hair
tude / alt/ın(d)a / under; below. ..

Ûû
ûani / gövde / body
ûüebi / deri / skin
ûüebişi / deriden / of skin
ûu /. .. dı; . .. vardı /. .. was; there was. ..

U u
uüuniktu / döndü / s/he turned
ucoxu / çağırdı / s/he called
uçkin / bili(yo)r / s/he knows
uçkiûu / biliyordu / s/he knew. ..
uğun / onda. .. var / s/he has. ..
unüaôu / koştu / s/he ran
unûu / istiyordu / s/he wanted
uqonuûu / onda (canlı). .. vardı / s/he had (animate). ..

V v
var / olumsuzluk eki / no/t
viqoni / götürdüm / I took away
vore / ben. .. yım / I am. ..

Y y
-ya /. .. diye; . .. dığı. .. / saying. ..; . .. that. ..
yopşa / dolu / full

Z  z
zuğa / deniz / sea

 â
âiru / gördü; buldu / s/he saw / found

3 é
éxiüi / çalı - çırpı / brushwood
éxiüepe / çalı - çırpılar / brushwoods
éila / yumurta akı / white of egg
éilaten / yumurta akıyla / with white of egg

W w
3’oxle / ön/ce / before

Q q
qona / tarla / field
qonas / tarlada / in field
qa / dal / branch
qape / dallar / branches

GRAMERİ / GRAMER / GRAMMAR

Lazuri / İnglisuru / Turkuri

1- .. ar mcveşi mskibus skiduûes.
. .. eski bir değirmende yaşıyorlardı.
. .. they were living in an old mill.
2- .. tiüanepes oöüomale mumerûu.
. .. kuzulara yiyecek getiriyordu.
. .. it was bringing food to the kids.
3- ..Tiüanepek neünas kodolumerûes. ..
. ...Kuzular kapıyı sürgülüyorlardı. ..
. ...The kids were bolting the door. ..
4- . .. nana mutepeşi var moxtaûuşa. ..
. .. anneleri gelmeden. ..
. .. unless their mother came. ..
5- ...Nana mutepeşi na moxtaûu. ..
. ...Anneleri geldiğinde. ..
. ...When their mother came. ..
6- . A nenape na şignaûes tiüanepek. ..
. ...Bu sözleri duyan kuzular. ..
. ...The kids that heard these words. ..
7- .. txa do tiüanepe canûesşa. ..
. .. keçi ve kuzular yatarken. ..
. .. while the goat and the kids were sleeping. ..
8- .. mskibuş tude gextu. ..
. .. değirmenin altına indi. ..
. .. it went down the mill. ..
9- . ...Ma var dogicoxatşa mitis neüna var gunat !
. ...Ben, sizi çağırmadan kimseye kapıyı açmayın !
. ...Don't open the door to anybody before I call you !
10- . ...Méika ora na meüilu. ..
. ...Biraz zaman geçince. ..
. ...When a little time passed. ..
11- .. nana mutepeşi na var ûu. ..
. .. anneleri olmadığını. ..
. .. that their mother wasn't. ..

12- . ...Mgerik üalatis doloeduşi. ..
. ...Kurt, sepete bakınca. ..
. ...When the wolf looked into the basket. ..
13- ..ûüebişi guda koâiru. ..
. .. deriden (bir) tulum buldu. ..
. .. it found the bagpipe. ..
14- . ...Aya na âiru mgeris dido axelu. ..
. ...Bunu bulan kurt çok sevindi. ..
. ...The wolf that found this was pleased. ..
15-. ... Ôiciti kçe miğun, bu âiti kçe miğun. ..
. ...Yüzüm de beyazdır, memem de beyazdır. ..
. ...I have white face too, I have white breast too. ..
16- .. mgeri nana mutepeşis nangapines. ..
. .. kurdu, annelerine benzettiler. ..
. .. they thought that the was their mother. ..
17- . ...Mgeris masuma tiüani na rûu var uçkiûu. ..
. ...Kurt, diğer kuzunun var olduğunu bilmiyordu. ..
. ...The wolf didn't know that there was another kid. ..
18- . ...Méika çkvaş üule. ..
. ...Biraz sonra. ..
. ...A little time later. ..
19- .. mara mskibus miti var çkinûu.
. .. ama değirmende kimse yoktu.
. .. but there was noone in the mill.
20- .. nana muşis duwu mteli ambari.
. .. annesine bütün olup biteni söyledi.
. .. it told all the news to its mother.
21- . ...Mskibuşi xolos txak ar didi üuyi kexaçku(keşontxoru). ..
. ...Değirmenin yakınına, keçi büyük bir kuyu açtı. ..
. ...The goat dug a big well near the mill. ..
22- .. oöüomale momaluşa na idaûu. ..
. .. (ne zaman) yiyecek gidecek olsa. ..
. .. Whenever it went to bring food. ..
23- .. öumaneri ga’ri arto ôöüomat !
. .. yarınki yemeği beraber yiyelim !
. .. let's eat tomorrow's food together !
24- .. tiüanepe ma na viqoni. ..
. .. kuzuları benim götürdüğümü...
. .. that I took away the kids. ..
25- . ...Mgeri mskibuüele niûuşi. ..
. ...Kurt, değirmene doğru giderken. ..
. ...While it was going towards the mill. ..
26- .. mûveriş meûa mutu var doskidu.
. .. külden başka bir şey kalmadı.
. .. nothing remained except the ash

 

 

Kaynak: Lazuri ôaramitepe, (Tbilisi, 1982)
Türkçe ve İngilizce Analiz Bölümümü Hazırlayan: Ali İhsan Aksamaz,  (İstanbul, 29. IV. 1999)

 

14-09-2013, 20:58
Geri gel