Lazca.org / LAZ KÜLTÜRÜNDE BAHAR RİTÜELLERİ (2)

LAZ KÜLTÜRÜNDE BAHAR RİTÜELLERİ (2)

Kâmil Aksoylu Toroci

Karadeniz’in verimli toprakları tarih boyunca yüzlerce kültüre ev sahipliği yapmış olup, kimilerinin izleri kalmasa bile onlarcasını günümüze kadar taşıyabilmiştir. İnsanlık tarihinde ayinler, festivaller, halk inançları ve geleneklerin oluşturduğu toplumsal halkalarla geçmişten günümüze taşınan ritüeller Karadeniz’de araştırılmaya muhtaç bir alandır. <!-- more -->

Gerçek Karadenizlilik olgusu aslında homojen olmayıp bir ortak paydadır. Karadeniz’in farklı insanları farklı yaşam biçimleri, farklı yapıları ve farklı kültürleriyle bu olguyu ortak üretmişlerdir. Türk’ü, Laz’ı, Gürcüsü, Çerkez’i, Hemşin’i, Rum’u, Ermeni’si bu olguda ortak unsurdur.

Biz bu yazımızda Lazların yaşamlarına bolluk ve bereket kattığına inandıkları ‘Lazona’da bahar inançları’ndan söz edeceğiz.

Halk inançları dini inançlar dışında toplum tarafından kabul edilip benimsenen, kuşaktan kuşağa aktarılıp taşınan, kesin sebepleri bilinmeyen inançlardır. Her toplumda olduğu gibi Lazlarda da halk inançları yaygındır. Bu inançlarının bazıları ilkbaharda canlanan doğa ile birlikte kimi zaman doğaya karşı aktif kalabilme şeklinde olup, kimi zaman da doğa üzerinde havada, karada ve suda yaşayan hayvanlara karşı sürekli akıl üstünlüğünü taşıyan insanın aktivitesini üstün tutabilme yönündedir.

Lazona’da Bahar İnançları

K’uk’k’uşi Gecginu (nu Yenmek): Sabah kahvaltısını yapmadan guguk sesini duyan kişi guguk kuşuna yenilmiş sayılır. Guguk kuşuna yenilmek o günkü işlerin gidişatı için pek hayra yorulmaz. Hele ki yatakta guguk sesine yakalanmak tam bir tembel işidir. Guguk kuşunu yenmek için guguk sesini duymadan önce bir-iki lokma dahi olsa bir şeyler atıştırmış olmak gerekir. Özellikle çocuklar buna alıştırılmaya çalışılır. Çocuk eğer guguk sesini duymadan önce bir şey yemişse, o güne başarılı bir başlangıç yapmış olur. Ve başarı ile güne başlamanın tadını arkadaşları ile paylaşır. Arkadaşlarına "ma handğa k’uk’k’us gebocgini (ben bugün guguk kuşunu yendim)” der. Guguk kuşunu yenmek, sabah erken kalkmaya bağlıdır. Buradaki amaç çocuklara yaz boyunca bir yarışmanın kazanılması tadı ile erken kalkma alışkanlığı edindirip, çocukları hayata ve sorumluluğa hazırlamaktır. Lazona’da yaşamış her çocuk guguk kuşuna yenilmek ve yenmek tadını yaşamıştır. Bir de gün ortası herhangi bir ağaç üzerinden apansız gelen guguk sesi büyükler tarafından sevinçli bir habere yorumlanarak "ağzına şeker” denir.

 

3’i3’ilaşi Gecginu (Yılanı Yenmek): Yılanı yenmek, yılanla karşılaşmadan önce alabalık yemiş olmakla ilgilidir. Bir tane olsa da yenmelidir ki doğada yılana karşı üstünlük sağlanabilsin. Doğadaki vahşi hayvanlara karşı aktif olabilmenin yanı sıra, doğal beceri ve yeteneğin gelişmesiyle de ilgilidir. Her Laz çocuğu mutlaka yüzme ve balık tutmayı bilmelidir. Yüzme ve balık tutmak çok küçük yaşlarda öğrenilir. Bu işin eğitim alanı derelerdir. Balık tutmak ağ, olta ve serpme yönteminin yanı sıra kısa mesafelerde suyun yönünü değiştirerek elle alabalık tutmak en zevklisidir. Çocuklar ilk olarak 10-12 yaşlarında değirmene giden suları keserek bu işi öğrenmeye başlarlar. Büyüdükçe diğer yöntemleri geliştirmek arzuya bağlıdır ama çocukluğu köyde geçirip dere ya da değirmenin suyunu keserek balık tutmayan çocuk yok gibidir.

 

Eğer bir kişi o mevsim alabalık yemeden yılanla karşılaşmışsa artık çok dikkat etmesi gerekir. Çünkü yılana yenilmiş sayılır. Yılanı öldürse de, yılan kaçsa da fark etmez. Önemli olan yılanı görmeden önce balığı yemektir. Bunun için Lazlarda balık tutabilmek balık yemekten daha önemlidir.

 

3’ip’i Nçxomi Geşku (Yavru Balık Yutmak): Bu tamamen çocuklar arasında yaygındır. Çocuklar yavru balık yutarlarsa, balık gibi güzel yüzeceklerine inanırlar. Çocuklar arasında daha çok muziplik olsun diye de yapılır. Durgun sulara düşen cemre, nisan ayında başkalaşım sürecini başlatarak kurbağa larvasından iribaşa (3’k’ak’op’ali) dönüşür. Çocuklar bir santim boyundaki bu kaşığa benzer yaratıkla oynamayı çok sever. Onlarla oynarken bazen balık yavrularına da rastlanır. Mevsim başı olduğundan çocuklar iyi bir yüzme mevsimi yaşamak dileği ile küçücük balıkları yutarlar.

 

Ç’exni Oxenu (İlk Tadımlık): Bir meyve ya da sebzenin mevsim başında ilk defa yenmesi anıdır. Türkçede tam karşılığı olmayıp "ilk tadımlık” denebilir. Her ne yenirse, ilk yenen şey için yiyen kişi helal olması ve geleceğe erken gelmesi dileği ile "ç’exni ç’exni xalali ordo moxti zamani” der. İlk tadımlığın önemi meyve ve sebzelerin ilk çıktığında yapılmasındadır. Sebze ve meyvelerin bolluğunda yapılan ilk yemeler, ilk tadımlığın önemi açısından değer taşımaz. Burada amaç doğadan zamanında faydalanabilmeyi bilmektir. Yaşlıların ilk tadımlık yapmaları ayrıca önem taşır. Bu işi üstlenmekten keyif alan gençler ya da çocuklar yaşlılardan iyi dilek ve bol dua alırlar.

 

31-05-2013, 19:26
Geri gel