Ramazan Kosanoğlu ǨLEMURİŞİ

Birkaç Lazca Kokan Kitap

LAZCA KOKAN BİRKAÇ KİTAP HAKKINDA  
Ramazan Klemurishi

 

Ramazan KlemurishiLazca gibi yok olma tehlikesi altında olan dillerin  bireysel çabalara terk edilmesi dilin ölmesini beklemektir.  Bir topluluk düşünün ki anadilinde televizyon izleyemeden, okulda eğitimini göremeden, alışverişini anadilinde yapamadan hayata gözlerini yumuyor.Anadilde televizyon  izlemek, okullarda anadilini öğrenmek, üniversitelerde bölümler açmak, anadilde okumak, yazmak şüphesiz ki  insanın en temel haklarındadır.
Ne yazık ki 2013 yılını da bu özlemli yaşıyoruz. Bu temel ihtiyaçları korkular, kuşkular ve zanlar ile ötelemek  insani değildir.  Geçtiğimiz aylarda   Laz Kültür Derneği Rize Üniversitesine yaptığı  “Lazca Bölüm” talebi “ edebi eserler yok” diyerek diğer istekler gibi bu da geri çevrilmişti. Bu haberi ilk okuduğumda açıkcası gülümsedim. Yeteri kadar kaynak ve eser olsa neden bölüm açma talebinde bulunsunlar ki? dedim kendi kendime.

 

Aslında bu ve benzer sonuçlar bizlere   yine Lazcanın yaşaması bireysel çabalara bağlı olduğunu hatırlatıyor.
Okullarda dersleri, üniversitelerde bölümü, öğretmeni olmayan dilin yaşaması bir avuç Laz aktivist ve yazarların  çabalarına bağlı.
Yer isimlerini değiştirilen, okullarda Lazca yasağının hatta evde bile konuşulmaması gerektiği tembihlenen, 1991 yılına kadar  anadilde kurs bile açılmadığı, Lazca konuşmanın yasak olduğu bir dönemden geçenlerin bu dilin yaşatılması konusunda çaba gösterebiliyor olmaları  büyük  şans olması bir kenara, kurumsallaşma yolunda Laz Enstitüsü gibi ciddi bir kurum kurulacak kadar çabaları sonuç verdi.   Laz  dili ve kültürü adına özellikle son zamanlarda yazılan kitapların sayısı da sevindiricidir. Bu eserler şüphesiz ki sözlü dilin yazıya dökülme sürecini hızlandırmaktadır. Bu manada bizler  de  bu değerli eserleri okuma şansına sahip oluyoruz. Lazca eserler elbetteki bunlarala sınırlı değil. Lazika Yayın Kollektifinin Lazca eserleri çok değerlidir. Bu yazımda  Laz dili ve kültürü ile ilgili  son okuduğum birkaç kitaptan edindiğim izlenimleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

 

  • Laz Kültürü Tarih, Gelenek ve Toplumsal Yapı Kâmil Aksoylu
  • Lazuri Notkvamepe  Kâmil Aksoylu
  • Dil Tarih Kültür Gelenekleriyle Lazlar, Laz Aydınları Ve Sorumluluk Ali İhsan Aksamaz
  • Guroni ar Lazi Oxorza Bedia Xala Selma Koçiva

 

LAZURİ NOTKVAMEPE / LAZCA DEYİMLER VE ATASÖZLERİ

 

216 sayfa. Genesis kitaptan yayınlandı.
Yazar Aksoylu ile ilk tanışmamız  saygıdeğer İsmail Bucaklishi sayesinde gerçekleşti
Bir konuşmamızda kendisinin tavsiyesi üzerine Kâmil beyle iletişime geçmiştim.
Yazar Aksoylu 1957 Arhavi/Yolgeçen köyü doğumludur. 2009 yılında Laz Kültürü ilk yayımlanan kitabıdır. Lazuri notkvame ile ikinci kitabı yayılmandı.  Gerek kitaplarında gerekse yazışmalarımızda anladığım kadarıyla alçak gönüllü bir insan Aksoylu.  Bunu kitapların daha ilk satırlarında anlamanız mümkündür. Her zaman fikre açık, bu kadar dolu kitap yazdığı halde “eksikliklerimi bana bildirin” diyecek kadar da fikre açık değerli bir insan.

 

 Lazuri Notkvamepe (Lazca deyimler ve atasözleri) adından da anlaşılacağı gibi atasözleri ve deyimleri konu alıyor.

KAMİL AKSOYLUBuna rağmen içinde hayli geniş bilgileri bulmanız mümkün.
Laz alfabesi, Lazca nerelerde konuşulur, Lazca diyalektleri vb soruların yanıtları yer alıyor.
Kitap Laz atasözlerini   memleketi olan Arhavi diyalektinde kendisinin kaleme alınmış.
 Yazar kendi ifadesiyle “en iyi bildiğim kendi diyalekti” kullandı. Laz deyimlerin Türkçe karşılıkları bence başarılı. Bu kadar güzel bir çalışma Fırtına vadisi diyalekti ile beslenmesi  sonraki baskılar için zaten başarılı olan kitaba olumlu yansıyacaktır diye düşünüyorum.
Kâmil beyin her iki kitabını da fazlasıyla hakkını veriyor ve okurlara mutlaka okumaları tavsiye ediyorum.


“Bu kitap Kâmil Aksoylu'nun Laz dili ve kültürü alanında yayımlanan ikinci kitabıdır. Çalışmada deyimler ve atasözlerinin yanı sıra ön bilgi olarak Lazcanın konuşulduğu yerler, Laz dili ve alfabesi ve Lazca diyalektler üzerine genel bilgilere de yer verilmiştir. Lazca üzerine pek bilgi sahibi olmayanlar açısından bu bilgilerin faydalı olacağını umuyoruz.

Bir dil sosyal, ekonomik ve benzer kaygılardan dolayı küçük yaş grubunu kaybediyorsa dilbilimcilere göre ciddi anlamda tehlike altındadır. Çünkü konuşan sayısı sürekli azalmaktadır. Önlem alınmazsa birkaç kuşak sonra konuşanı kalmayacaktır. Ve yine dilbilimcilere göre bir dilin konuşanı yoksa artık ölü bir dildir. Dilini ve kültürünü kaybeden toplumun yok olması kaçınılmazdır.

Ve bir dilin yok olması sadece o dili konuşan toplumun bir kaybı olmayıp aynı zamanda dünya içinde bir değerin yok olmasıdır. Bu bağlamda bu çalışma, bu değerlerin yok olmasından kaygı duyabilen herkesi yakından ilgilendirmektedir.
Lazca,Türkçe

216 s. -- 2. Hamur-- Ciltsiz -- 14 x 21 cm
Ankara, 2012, 1. Basım
ISBN : 9786055410445
(Tanıtım Bülteninden)”
Bu kitabı buradan alabilirsiniz

 

 

Laz Kültürü Tarih, Gelenek ve Toplumsal Yapı Kamil Aksoylu

 

Yazarın annesine olan sevgi ve özlemini anlatan bölümünü okurken  gözyaşlarımı tutamadığımı fark ettim. Kitap 486 sayfa Phoenix yayınevinden 2009 yılında çıktı. Kitabın bir çok bölümü    Lazca-Türkçe halinde  hazırlandı. Şahsen Arhavi diyalektindeki Lazca bölümleri büyük bir keyif ile okudum. Lazca kelime hazneme yenilerini ekledim. Kitabın içinde tarih, yaşam, edebiyat, halk inançları ve gelenek, Lazlarda mutfak kültürü, genel isimler, tarihe tanıklık  gibi bir çok bölüm yer alıyor. Laz Kültürü adına çok değerli bir çalışma. Lazca bölümleri okuyup Türkçe karşılıklarını da bulabileceğiniz dolu dolu bir kitap.

Laz Kültürü Tarih, Gelenek ve Toplumsal Yapı Kamil Aksoylu

 

Uzun yıllardır Laz dili, tarihi, kültürü ve toplumsal yapısı üzerine araştırmalarını sürdüren Kâmil Aksoylu'nun Laz Kültürü adlı çalışması yayınlandı.

Aksoylu'nun bu çalışması bugüne kadar Laz kültürü ile ilgili yayınlanan en kapsamlı çalışmadır. Dil, alfabe, tarih, edebiyat, mutfak, halk inançları, gelenekler, yer adları, bitki ve hayvan adları, çocuk oyunları, masallar ve yaşam gibi geniş kapsamda yapılan bu çalışmanın kaynağı alan araştırmalarıdır.

Çalışmanın amacı ülkemizin çok dilli ve çok kültürlü toplumsal yapısında, bilinenin aksine Lazların dil ve kültür olarak farklılığını ortaya koymaktır.

Aksoylu'nun çalışmasına dünyaca ünlü Japon dilbilimci Gôichi Kojima Laz dili üzerine görüşleriyle, arkeonometrist Dr. Mustafa Kibaroğlu da antik çağ Laz kültürü (Kolhi kültürü) üzerine görüşleriyle destek vermişlerdir.

Lazca diyalektlerdeki fonemlerin tamamını karşılayan 38 harfli Laz alfabesi kullanılarak yapılan Aksoylu'nun çalışması, gelecekte Laz kültürü ile ilgili yapılacak çalışmalara kaynaklık etmeyi amaçlamaktadır.

Tanıtım Yazısı'ndan
Bu kitabı buradan alabilirsiniz

 

 

Dil Tarih Kültür Gelenekleriyle Lazlar, Laz Aydınları ve Sorumluluk Ali İhsan Aksamaz

Ali İhsan Aksamaz hocamdan çok şeyler öğrendiğimi yazarak başlamak istiyorum.
Dil Tarih Kültür Gelenekleriyle Lazlar kitabına  baskısı olmadığından ulaşmam  güç oldu.
Kitabın genişletilmiş  yeni baskısı önümüzdeki zamanlarda yayınlanması planlanıyor.
Kitap   tarih ağırlıklı gelse de yine  Laz kültürü adına bilgilerin doyurucu olduğu gözleniyor.
Laz aydınları ve sorumluluk kitabında ise geçmişten günümüze Lazcanın durumunu gözler önüne sererken, önümüzdeki sürecin Lazca adına çalışmaların nasıl şekilleneceği, Laz aydınları ve aktivistlerin üstlenmesi gerekenler hakkında bilgi vermektedir. Her iki kitabı da okumalarını tavsiye ediyorum.

Laz Aydınları ve Sorumluluk Ali İhsan Aksamaz
Bu kitabı buradan alabilirsiniz

 

GURONİ AR LAZİ OXORZA BEDİA XALA / YÜREKLİ BİR LAZ KADINI BEDİA HALA

Lazca çevirisini yapan Yılmaz Avcı bu kitaba “yaşayan tarih” diyor. Kitabı okuduğunuzda o dönemin yaşantısı, tarihi ve Lazların yaşantıları hakkında da bilgi sahibi olacaksınız.
Kitap Lazca-Türkçe olarak iki bölümde hazırlandı.

“Selma Koçiva, Hopalı Bedia Küçükali’nin uzun, maceralı, renkli, zengin hayatını bire bir, canlı tarih anlatımı tarzında kaleme almış. Kitapta kurgulama, öyküleştirme yok. Yazar, Bedia Küçükali ve aile çevresindeki insanlarla konuşmaların yerini, zamanını, konuşma şartlarını açık açık belirterek, anlatılanların gerçek bir hayat hikâyesi olduğunu; kitabın içinde uydurma, hayal ürünü bilgilerin bulunmadığını gösteriyor. Bu nedenle, yazar gerçeklere bağlı kalma ilkesiyle, Bedia Hala’nın farklı zamanlarda, farklı yerlerdeki anlatımlarında varolan tekrarlamaları çekinmeden, aynen kaleme almış.

Asimilasyoncu resmi devlet politikalarının özellikle 1960 sonrasında nasıl sistemli, bilinçli, sürekli uygulandığını; Lazcanın göz göre göre nasıl soldurulup, unutturulduğunu; zengin Laz kültürünün nasıl küçümsenip çoraklaştırıldığını anlamak için bu kitabı okumak gerekir. Devlet 1930’larda, 1940’larda, Lazistan’da, anadili Lazca olan ilkokul çocuklarının okullarda Lazca konuşmalarını yasaklamıştı. Bu yasaklar, 1960 sonrasında başlatılan, “Vatandaş Türkçe konuş!” kampanyasıyla daha da artmış ve sistemleşmişti.
Birçok Laz aile de, “Çocuklarımızın geleceği tehlikeye girmesin, çocuklarımızın kültürel kimlikleri konuşmalarından belli olmasın,” gibi kaygılar ve düşüncelerle çocuklarına Lazca konuşmayı yasaklamıştı.
Bedia Küçükali, kendi ailesinden, kendi çocukluğundan örnekler vererek Lazcanın nasıl soldurulduğunu, Lazların nasıl asimile edilerek Türkleştirildiklerini açık açık anlatıyor ve içindeki acıları “Lazca Anadilimiz yüreğimizin bir köşesinde kalakaldı!” cümlesiyle dile getiriyor.
Lazca, Lazona ya da Lazistan denilen coğrafi bölgede 3000 yıldan beri, tüm zorluklara, asimile etme politikalarına rağmen konuşulmuş, konuşulmakta olan Kafkas dillerinden biridir.
Lazca’nın alfabesi son yüz yılda meydana getirilmiştir. Türkiye’de Laz Alfabesi yaratma çalışmaları, 1970’lerden itibaren Fahri Kahraman Lazoğlu tarafından başlatımlıştı. Bu çalışmalar, Lazebura Çalışma Grubu tarafından sonuçlandırıldı ve 1984 yılında Lazuri Alfabe Parpali dizisinde yayınlandı.
Lazuri Alfabe, Lazca’nın ve Laz kültürünün yaşaması açısından çok önemli bir adımdı. Bu ilk adımlarla yavaş yavaş yürünerek günümüzde Lazca roman, öykü, şiir ve anı kitaplarının yayınlanması aşamasına varıldı. Bedia Xala, bu çabaların güzel ürünlerinden biridir.
Bedia Küçükali, 1929 yılında, Sarp sınır kapısına yarım saat uzaklıktaki Azlağa Köyü’nde dünyaya gelmiş. Ailenin 5. çocuğu. Babası Osman, o yıllarda Vona’da (Ordu) yatılı ilköğretim okulunda memurmuş. Hayatını ilme ve irfana vermiş. Çocuklarını okutmuş ve onlara okuma sevgisini vermiş.
Bedia Küçükali, doğduğundan bu yana geçmiş olan 83 uzun yılın olaylarını bazen ayrıntılara girerek anlatıyor. Bu ayrıntılar, Lazona’yı ve Lazların toplumsal hayatını anlamak bakımında önemli anılardır.”(tanıtım metninden)
Bu kitabı buradan alabilirsiniz

 

 

 Yazılı dil olma adına henüz yolun başında olan Lazcanın bu gibi eserlere ihtiyacı var. Laz olan olmayan kültür ve dil dostlarının mutlaka okuması gereken kitaplardandır. Ülkemizde özellikle Karadeniz halklarının bütününe Laz denmesi Lazların dili ve kültürünü öğrenme yolunu  daha başından tıkadığını düşünüyorum. Ülkemizde Lazlık kavramı herkese göre hiç bu kadar değişmemişti. Özellikle Lazona'da bu gibi yayınların satın alınabilecek yerlerin artması, yazarların okurlarıyla buluşabileceği etkinliklerin düzenlenmesi faydalı olacağı kanısındayım.
Guri k’aite  sk’udit

 

 

Emojiye tıkla - Yorum yap - Paylaş
Bu içeriği Sosyal Ortamda Paylaş

Bu haberi okuyanlar aşağıdakileri de okudu



Demokratik Eğitim (2)  “Kʒaperi piʒarik ǩarfi var okaçams”
Kamil Aksoylu TOROCİ
Demokratik Eğitim (2) “Kʒaperi piʒarik ǩarfi var okaçams”

Demokratik Eğitim (2) "Kʒaperi piʒarik ǩarfi var okaçams” Demokratikleşme paketi olarak bilinen çeşitli kanunlarda değişiklik yapan kanun tasarısının geçtiğimiz hafta mecliste

Dünyanın en çok farklı dillere çevrilen metinlerinden biri olan Antoine de Saint-Exupéry'nin "Le Petite Prince / Küçük Prens / პატარა უფლისწული" Lazcanın ardından Megrelceye de çevrildi.
Yazarlar
Dünyanın en çok farklı dillere çevrilen metinlerinden biri olan Antoine de Saint-Exupéry'nin "Le Petite Prince / Küçük Prens / პატარა უფლისწული" Lazcanın ardından Megrelceye de çevrildi.

Dünyanın en çok farklı dillere çevrilen metinlerinden biri olan Antoine de Saint-Exupéry'nin "Le Petite Prince / Küçük Prens / პატარა უფლისწული" Lazcanın ardından Megrelceye de

ANASÜTÜNÜN PARAYLA ALINDIĞI GÖRÜLMÜŞ MÜDÜR?
Kamil Aksoylu TOROCİ
ANASÜTÜNÜN PARAYLA ALINDIĞI GÖRÜLMÜŞ MÜDÜR?

Daha bir ay önceki bir yazımda asimilasyon sürüyor diye nokta koymuştum. Ardından gelen demokratikleşme paketi yine de bizi umutlandırmıştı. Paketin açılmasıyla anadilinde

Kimsesizlerin dili (Lazca hakkında bir kaç tesbit)
Lazca
Kimsesizlerin dili (Lazca hakkında bir kaç tesbit)

Bir söz vardır "Size ne kadar genç göründüğünüzü söyleyenler, böylelikle yaşlanmış olduğunuzu da ima ederler". İnsanlar yaşlanmanın ölüm, dolayısı ile son olduğu düşünerek, hiç

Laz Dili Nasıl Yok Oluyor
Ramazan Kosanoğlu ǨLEMURİŞİ
Laz Dili Nasıl Yok Oluyor

Dil Nasıl Yok Olur... Dil sanıldığının aksine, hiç farketmeden yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalır ve bir bir kelimelerinizi ve arkasından kültürünzü kaybedersiniz. Dünyada

DİL ÖLÜRSE İNSANLIK ÖLÜR
Osman Kuyumcu P'izma
DİL ÖLÜRSE İNSANLIK ÖLÜR

Bir dilin varlığı/yokluğu iç ve dış etmenler ve iradî müdahele olmak üzere üç temel etmene bağlıdır. Dış etmenler açısından : Asimilasyon araçlarının devasa boyutlarda geliştiği

Gişiş yap yada ücretsiz üye ol

İçerik Takvimi

Rize nöbetçi eczaneleri
HANGİ BELEDİYEYİ DAHA BAŞARILI BULUYORSUNUZ?