Lazca.org / Lazlar el ele vermeli

Lazlar el ele vermeli

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2012-2013 eğitim öğretim yılından itibaren  "Yaşayan Diller ve Lehçeler” adı altında  Lazca seçmeli ders kapsamına alındı. Bu kapsamda 5-8 sınıfında  yeterli öğrenci  (10-12 öğrenci) seçmesi halinde Lazca  seçmeli ders olacak.
Öğrenciler bu dersi, 5-8. sınıf arasında herhangi bir sınıfta ya da sürekli olarak alabilecek. "Yaşayan Diller ve Lehçeler” dersi haftada 2 saat verilecek.


Bu kapsamda 5-8 sınıfında  yeterli öğrenci  (10-12 öğrenci) seçmesi halinde Lazca  seçmeli ders olarak 5-8. sınıflarda okutulacak.
Lazca derslere kimlerin gireceği konusunda  MEB bir genelge yayınladı. Genelgede Lazca dersleri "Türk Dili Ve Edebiyatı mezunları"nın gireceği belirtildi.
Bu gelişmeler üzerine Laz sivil toplum örgütlerinden biri  Lazca derslere girecek öğretmenlerin karşılanması  konusunda,  geçmişte TRT Lazca yayın talebinde olduğu gibi, RTE Üniversitesine dilekçeler ile başvurmuş, vatandaşların da  dilekçe vermeleri konusunda internet ortamında kampanya başlatmıştı.  RTE üniversitesi bu gün Lazoloji bölümü açılmış olsa bile senler sonra mezun vereceğini var sayar isek kısa vade de bu girişim yetersizdir. Nitelikli eleman konusunda  çok daha önceden hazırlık yapmaları gerekiyor iken tabiri caiz ise yumurta kapıya dayanınca dilekçe atağına başvurduk.
Lazcanın ders olarak okutulması, bu derslere girecek öğretmenlerin yetiştirilmesi konusunda neler yapılabileceği konusunda Laz aydınları ve sivil toplum örgütleri mensuplarına birer yazı yolladım.  İçlerinden çözüm konusunda çok değerli yazılar yollayanlar da oldu, geri dönmeyenler de.

Yıllardır Laz kültürü ve eğitimi konusunda tecrübeli olan birinin projesi çok değerli bir tespit idi. "Okullardaki Lazca derslere girecekler; Lazca bilen ve Lazona'da yaşayan öğretmenler olması en güzel olanı. Bu proje için  benden de ricaları oldu. Bu doğrultuda bir kuruma giderek Lazca bilen öğretmenleri eğitilmesi ve yazma atölyesi   için destek olabileceklerini düşündük.
Değerli yazar arkadaşım Ergün KONAKÇI ile kuruma gittik. Yetkili kişiler ile toplantıya girdik ve yardımcı olmaları konusunda  durumu anlattık.  Yetkili kişi bizleri nezaket ile dinleyerek "kurumumuz bunun için var" demeye getirerek MEB tarafından Lazca kurs yada atölyenin açılabilmesi için sistemde modülün olmadığını sözledi. Bunun ne anlama geldiği konunda fikrimiz yoktu. Detaylar rica ettik. Yetkili: "MEB Yaşayan Diller ve Lehçeler dersinde Lazca da olmasına rağmen henüz Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından nasıl öğretilmesi gerektiği konunda sistemde bilginin olmadığını, henüz hazırlanmayan müfredatı olmayan bir dilin kursunun da şimdilik olamayacağını söyledi. Bir örnek vererek: Bir zamanlar Rize Halk oyunlari kursu almak istedikleri fakat sistemde Rize Yöresine ait müfredatın (modül) olmamasından dolayı açamadıklarını, daha sonra eklendiğini belirtti. Bu süreci hızlandırmak adına Laz Derneklerinin  müfredatın hazırlanması konusunda MEB na başvurmaları gerekiyor.

Ergün KONAKÇI arkadaşımın da okul arkadaşı olan yetkili ile sohbet ederken, bizlere 1985 yılında Rize'de görev yaptığı sırada okulda öğrenciler ile yaşadığı anılarını anlattı. Yetkili: "  Rize/Ardeşen Yukarıdurak köyünün okulunda  ilk öğretmenlik görevime başladım. Okulun 1. sınıfında birkaç öğrenci vardı. Sınıfa girdim ve bu ilk dersimizde çocuklar ile tanışmak istedim. Birkaç öğrenci ile  tanıştıktan sonra sıra içlerinde en ufak boylu olan çocuğa gelmişti. Çocuğa; adin nedir? diye sordum. Çocuk cevap vermedi. Bir kez daha aynı soruyu sordum gene ne cevap ne de tepki verdi. Arka sıralardan bir çocuk elini kaldırdı ve ÖĞRETMENİM O TÜRKÇE BİLMİYOR dedi.
Ben de hadı canım nasıl bilmez dedim. Bir kaç soru daha sormama rağmen çocuk boş boş bakıyordu. Usulca çocuğa eğildim ve dizime doğru çektim, kulağına fısıldayarak, Sİ MU CEGOZUN? (senin adın ne) dedim. Bunu duyan çocuk Ç'E BEREPE HAM MOELİMİDİ ŞK'UNİSTERİ İSİNAPAY! (bu öğretmen de bizim gibi konuşuyor) diyerek büyük bir sevinçle mutluluktan havalara fırladı. Bu olayı hiç unutmuyorum. Bir zamanlar Türkçe bilmeyen bu yerlerde şimdilerde Lazca bilmez hale geldi. Ben çocuğuma Lazca öğretiyorum. Lazcaya olan ilgi son 10 yılda yızla arttığını ifade etti.

Zaman bu zaman
Lazca dersleri seçmeleri konunda veli ve öğrencileri teşvik etmek gerektiği, yeni nesillerin Lazcayı bilmediği, Lazca adına birikimlerin paylaşılması gerekti bir anda Lazona'da olmayanların ne işe yaradıkları konusunda kendilerini muhasebe etmeleri gerekir.
Laz aydınları, Laz  yazarları, Lazca dernek yöneticileri, hatta sanatçılar ve diğerleri böylesine kritik bir zamanda burada, Lazonada olmaları lazım. Büyük şehirlerde böş ve şaşalı salonlarda konuşmak yerine Lazların merkezi olan Lazona'ya gelip burada Laz dili ve Kültürü adına çalışmalar yapmaları lazım. Bu tam bir ekip işi. Kolektif bir çalışma ile görev dağılımı yapılmalı. Halk bilinçlendirilmeli.
Böylesine önemli bir konu için bile kendi hayat düzenini değiştiremeyen birinin Lazlar adına konuşmaması gerektiğini düşünüyorum.
Çok ihmal ettiğimizin bu insanların kendi dilleri, kendi kültürlerini bilme, yaşama, ve aktarma hakları ve sorumluluğunu gözardı etmemek lazım.
Lazona'da Lazca bilenlere yönelik alfabe dersleri, Derslere girecek öğretmen yetiştimek, tarih, kültür, yanlış bilinen konuları anlatmak, bilinç oluşturmak için çalışmak lazım. Büyük şehirlerde yaşayan Laz aydınları, sivil toplum örgütleri yöneticileri, Laz sanatçıları ve diğer meslek sguruplarında birikimli insanların bilgileri buradaki insanlara aktarmaları lazım. Zaman birlik olma zamanı. Lazca için birlik olmak zamanı. Aksi taktirde hiç kimsenin kuşkusu ypk ki Lazca yok olacak. Dili yok olanın kültürü de kimliği de olmaz. Bizi biz eden değerleri kaybetmemek için  çabada en ufak emeği geçen herkese, her kesime bir kez daha teşekkür ediyorum. Lazona'ya bekliyorum.


Ramazan KOSAOĞLU
ramox@hotmail.com

 

31-05-2013, 20:45
Geri gel