Demokratik Eğitim (2) "Kʒaperi piʒarik ǩarfi var okaçams”
Demokratikleşme paketi
olarak bilinen çeşitli kanunlarda değişiklik yapan kanun tasarısının geçtiğimiz
hafta mecliste kabul edilmesiyle önümüzdeki yerel seçim de dahil olmak üzere
tüm seçimlerde Türkçenin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde seçim propagandası
yapılabilecek. Aynı kanunla anadilinde eğitimin de devlet okulları dışında
yapılabileceği kesinleşmiş oldu.
Anadilinde Eğitim
Seçim sürecine
girdiğimiz şu günlerde ülkemizde olağanüstü durumlar yaşanırken ben sözümü
önceki yazıda bıraktığım yerden sürdürüp anadilinde eğitim üzerinde durmaya
çalışacağım. Aslında her iki yazının da
konusu özde anadilinde eğitimdir. Önceki yazımda mevcut eğitim sistemi üzerinde
durmaya çalıştım. Çünkü mevcut eğitim sistemi değişmedikçe anadili eğitimini de
sağlıklı bir şekilde oturtamazsınız.
Zira biz Lazlarda bir laf vardır "Kʒaperi piʒarik ǩarfi var okaçams / Çürük tahta çivi
tutmaz” diye. Yanlışın
üzerine doğru bir iş inşa edilemez. Bu
yüzden öncelikle yapılması gereken bu yapboz eğitim sisteminin değişmesidir. Fazla detaya
inmeden anadili eğitimiyle ilgili üç önemli faktör ile karşı karşıya olduğumuzu
söyleyebiliriz.
1.Ülkemizin demokratikleşmesi.
2. Halkın
iradesi.
3. Devletin
rolü.
1. Dünyada BM üyesi 194 ülkeden
113’ünde birden fazla resmi dil varken Türkiye'de anadilde eğitim uygulaması
bölünme fobisi ayakta tutularak yapılamıyor.
AKP tarafından hazırlanan Demokratikleşme Paketi’nde en çok merak edilen
konulardan biri de anadilinde eğitim geliyordu. Paketler açılınca gördük ki
anadilinde eğitim "özel okullara” havale edilmiş. Sayın başbakanımız bu işin önünü önemli
ölçüde tıkamıştı zaten. Başbakan Erdoğan’ın 5-6 ay önce İstanbul Büyük Şehir
Belediyesinin toplu taşımayla ilgili bir toplantısında konuşurken
söylediklerini tekrar hatırlatmakta fayda var. Sayın Erdoğan "Anadilinde eğitim
istiyorsan git okulunu kur, orada ne yaparsan yap” diye bu konudaki görüşlerini
kesin olarak ifade ederek, devletten bunları beklemenin yanlış olduğunu
söylemişti. İktidar sürekli yeniliklerden ve devrimlerden söz edince insan
ister istemez hak hukuk beklentilerine giriyor. Son paketin açılmasıyla
Türkçenin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde seçim propagandalarının yapılması
yasallaşırken, aynı yasayla anadili eğitimi özel okullara bırakıldı. Yani
umutlar boşa çıktı.
Ana sütünün
parayla alındığı görülmüş müdür?
Şimdi; lafa gelince
herkes anadilin ana sütü gibi olduğunu söylüyor. Peki neden gidin paranızla
okul kurun, o okullarda parası olan anadilini öğrensin deniyor? Yani paran varsa anadili de var. Hani anadili
ana sütü gibiydi. Ana sütünün parayla alındığı görülmüş müdür? Bu nasıl bir
mantık?
Ne seçmeli anadili
dersi, ne zorunlu anadili dersi, ne de anadilinde eğitim bir lütuf olarak
görülmemelidir. Bu alanda kılı bile kıpırdamayanların "anadilinde eğitim
isterük” demelerine bakmayın siz. Onlar bu hakların nasıl alındığını görmek
istemediklerinden, bugün bize gidin anadilinizi parayla satın alın diyenlere de
bir şey diyemiyorlar. Gün olur devran döner bu isteklerinden de vazgeçerler.
2. Halkın isteği. Halk
kendi dilini ve kültürünü öğrenmek ve gelecek kuşaklara aktarmak istiyor.
Anadilinin seçmeli ders olarak uygulamaya girmesiyle açılan sınıflar halkın bu
yönde iradesini ortaya koyuyor.
3.
Devletin rolü. Bizim asıl sorunumuz devletin rol üstlenmesi. İyi kötü bir ortam
var. Beklediğimiz umduğumuz yönde bir demokratikleşme olmasa da anadilinde
eğitimden söz edilebildiği bir ortam var. Halkın da bu yönde isteği var. Çünkü
okullarda ders olarak talep edilmiş. Geriye ne kalıyor? Devletin bir anadili
politikası geliştirip hayata geçirmesi kalıyor. Devlet bir anadili politikası
geliştirip uygulamak zorundadır.
Devlet
anadili eğitimini verecekse bunun altyapısını hazırlamalıdır. Bu alanda
istihdam sağlanıp eğitim ve öğretim müfredatını devlet hazırlamalı ve diğer
ders kitapları gibi devlet eliyle öğrencilere ulaşmalıdır. Kitabını sen
hazırla, okulunu sen kur, dershaneler aç, kursunu ver gibi yaklaşımlar samimi
olmadığı gibi çözüm yönünde de sonuçsuz kalacak yaklaşımlardır. Bu durum devlet
adına bir samimiyetsizliktir. Özel
okul, özel dershane ve kurslar ticari iştir. Oysa bu işlerin ticari hiçbir getirisi
yoktur. Devlet tüccar olmadığı için bu işin getirisine götürüsüne bakmadan işi
üstlenir ve gereğini yapar. Anadiller
bölge okullarında bir şekilde zorunlu yerel dil kapsamında olmalı.
Yani
günümüz dünyasında anadilin seçmeli ders olması bir kazanım değil. Hatta eksik
bir kazanım bile değil. Sadece insanları avutmaktır. Ayrıca insanlara kendi
coğrafyasında anadilini seçme hakkı biraz traji-komik bir durumdur. Devlet
insanları bu durumdan kurtarmalı.
Bir
başka önemli husus yeterli donanıma sahip öğretmen yok. Daha önce hiç eğitim verilmemiş
bir alanda öğretmen nereden gelecek. İşte bunun için devlete iş düşüyor. Devlet
ilgili üniversitelerde ilgili kürsüleri ve ilgili bölümleri açıp buradan
öğretmen kadrosu oluşturulmalıdır. Devlet eğer samimi ise bunu yapmalıdır.
Türkçe öğrenmek
parayla mı?
Zengin
biri okul açsın ve parası olan orada okusun deniyor. Bu mu demokrasi, bu mu
devrim? Parası olana mı? Parası olmayana anadili yok. Biraz onurlu davranmak gerekir. Türkçe para
ile mi öğreniliyor bu ülkede de anadili parayla öğrenilsin. Anadili eğitimi ticari bir malzeme midir,
ticari bir hizmet midir de tüccara bırakılıyor. Bu kabul edilebilir bir durum
değil.
Sonuç
Anadili öğrenmek için
hiçbir yeteneğe ve beceriye ihtiyaç yok. En akıllısından en geri zekâlısına
kadar herkes öğrenebilir. Dil öyle bir şeydir ki ne insan seçer, ne kulak
seçer, ne akıl seçer. Yeter ki o ortam sağlansın. Hepimiz üç beş dil bilen,
hatta sekiz on dil bilen çok akıllı, çok yetenekli insanlar görmüşüzdür. Ama
hiçbirimiz dilini bilmeyen bir akılsız, deli, geri zekâlı ya da beceriksiz
birini gördük diyemeyiz. Eğer bugün böyle bir şey varsa bu ülkede ve bizler
anadilimizi bilmeyip konuşamıyorsak bu devletin akılsızlığıdır, devletin
sorumsuzluğudur.
Birçok ülke bu alanda
geliştirdikleri politikalarla farklı dillerde eğitim vererek kendi ülkesinde
konuşulan dilleri korumaya alırken, ülkemizde bu durumun görmezden
gelinemeyeceğinin üzerine basarak sözlerimi bitirirken hepinize saygılar
sunarım.
Bu haberi okuyanlar aşağıdakileri de okudu
ANASÜTÜNÜN PARAYLA ALINDIĞI GÖRÜLMÜŞ MÜDÜR?
Daha bir ay önceki bir yazımda asimilasyon sürüyor diye nokta koymuştum. Ardından gelen demokratikleşme paketi yine de bizi umutlandırmıştı. Paketin açılmasıyla anadilinde
ANADİLİNDE EĞİTİM BİR BAŞKA BAHARA MI?
ANADİLİNDE EĞİTİM BİR BAŞKA BAHARA MI? Kâmil Aksoylu Bu yazımızın konusunu “Demokratikleşme Paketi” diye duyurulan AKP iktidarının uygulamaya koyacağı yeni kararlara ayırdık.
Demokratik Eğitim (1)
Kamil Aksoylu Toroci Geçtiğimiz hafta (03-07 Şubat) Eğitim Sen 5. Demokratik Eğitim Kurultayı yapıldı. Akademisyenler, eğitim uzmanları, sendikalar ve demokratik kurum
OKULLARDA LAZCA ÖĞRETİMi VE LAZ KÜLTÜRÜ İLE İLGİLENEN İNSANLARIMIZIN BU KONUDAKİ TAVRI
Önümüzdeki eğitim-öğretim yılında seçmeli ders olarak yaşayan diller ve lehçeler adı altında talep olursa 5.sınıftan başlanarak Lazca öğretim verilecek ama bu konuda yeterli
Milli eğitim bakanlığı Lazca müfredatı
Milli eğitim Bakanlığı alim ve Teribiye Kurulu Tarafından kabul edilen Lazca müfredat
LAZCA EĞİTİCİ EĞİTİMİ BAŞVURULARI BAŞLIYOR
Laz Enstitüsü ve Temel Eğitim Genel Müdürlüğü arasında yapılan görüşmeye göre, en geç Eylül 2018'de, MEB'de çalışan öğretmenlere yönelik ve MEB tarafından LAZCA EĞİTİCİ EĞİTİMİ