Lazlarda Kültürel Rönesans
1992 yazında Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda kitaplara bakarken Lazların Tarihi adında bir kitap yüreğimi hoplatmıştı. Yazarları da sanki tanıdık gibi. Muhammet Vanilişi-Ali Tandilava. Kapağında folklorik desen, kemençe çalan bir delikanlı figürü, üzerinde kalın mavi harflerle Lazların Tarihi diye yazan bir kitap.
Çocukluğumuzdan beri okul hayatımızda olsun, iş hayatımızda olsun, köyde, şehirde, resmi dairede velhasıl her yerde başımıza musallat olan bu Lazcanın karşımıza çıkışına bakın. Hemen kitabı alıp en kısa zamanda okudum. Kafam o kadar karıştı ki bir şey anlamadım desem yerinde olur. Sonradan kitabın yankılarını duyunca kafamın karışmasının sebepsiz olmadığını anlamış oldum. Kitapta bazı kavramlar açık olmaktan öte karmaşa dolu idi. Ve daha da önemlisi inceden Lazların aslen Gürcü olduğu mesajı veriliyordu. Yine de çok iyi bir başlangıçtı. Lazlar hakkında çok şey öğreniyorduk. Fark edip öğrendiğimiz bir şey de Türkiye’de Lazlar hiç bilinmiyordu, hiç tanınmıyordu. Dahası yanlış bilinip, yanlış tanınıyordu.
Lazlarda kültürel Rönesans ifadesini bu kitap üzerinden ilk defa kendisi de Hopalı bir Laz olan gazeteci Ruşen Çakır kullanmıştı. Çakır, sanırım 1992 yılı olacak Cumhuriyet Kitap ekinde “Lazların Tarihi kitabının düşündürdükleri/ Laz Kültürel Rönesansının Eşiğinde” diye bir yazı kaleme almıştı. O günden bugüne derenin altından çok sular aktı. Lazlar kültürel Rönsansı mı yaşıyor ya da nasıl adlandırmak gerekir bilemiyorum ama Lazlarda etnik ve kültürel bir uyanışın olduğuna kuşku yok.
Bu uyanışın miladi 1992 yılıdır. Av Ahmet Kırım’ın 1992 yılı Ekim ayında Aktüel dergisine yaptığı bir söyleşi ile ilk kıvılcımlar çakılıp uyanış ya da Rönesans’ın eşiği, 1993 yılında yavaş yavaş Laz Kültürel Hareketi’ne dönüşüp ete kemiğe bürünür.
Ahmet Kırım’ın söyleşide yakın bir zamanda Laz Enstitüsünün kurulacağından söz etmesi bizim gibi gençleri müthiş heyecanlandırır. Laz Enstitüsü fikrini ilk telaffuz eden Ahmet Kırım’dır. Sayın Kırım’ın organizasyonuyla art arda yapılan toplantılarla bir enstitü kurulamasa dahi bugünlerin yayınlarına sağlam bir yapı taşı olan OGNİ dergisi yayın hayatına girer. OGNİ dergisi Ahmet Kırım’ın özverisi ve çabalarıyla yayın hayatına girmiştir. Bunun hakkını teslim etmek gerekir. Ve bugün makaleleriyle, yazılarıyla ve kitaplarıyla yayın hayatında olan birçok kişi OGNİ sürecinde ya da 93 süreci diye adlandırdığımız süreçte yetişmiştir.
Laz müziğinin yapı taşı Zuğaşi Berepe bu süreçte doğdu. Zuğaşi Berepe Can Yücel’in ifadesiyle Laz Müziğinde en güzel 100 metre mesafeyi aldı. Bir rock grubu olan Zuğaşi Berepe Laz diliyle dünya müziği yapıp tulum ve kemençe gibi yerel enstrümanları gitar, davul, bas ve çeşitli perküsyonlarla buluşturup evrensel bir nitelik kattı. Bugün Laz müziğinin geldiği yere baktığımızda Zuğaşi Berepe’nin nasıl bir yapı taşı olduğunun ve halen o taşın üzerinde yüründüğünün hakkını teslim etmek gerek.
O dönemlerden söz ederken elbette ki o zamanın Türkiye şartlarını da hatırlatmak gerekir. PKK’dan, terörden ya da 30 yıl sürecek olan savaştan falan söz etmeye hiç gerek yok. Kürt kelimesinin bile yasak olduğu bir Türkiye şartlarını hatırlatalım yeter.
31 Ocak 1993 günü Bugün1gazetesinin attığı başlık ortalığı toz duman etmişti. Dokuz sütun üstüne büyük puntolarla “Lazlardan Çatlak Ses”. Ve hemen altında sütünler üstü kalın puntolarla “Birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz dönemde Lazlardan çatlak ses”. Altında bir fotoğraf ve bir de harita. Buna gazetecilik başarısı diyeni de, yayanı da, basanı da ben Kazak Abdal’a havale ediyorum.
Ha “ne oldu” diye sorarsanız hiçbir şey olmadı. Kimsenin de burnu kanamadı ama kültürel rönesansının eşiğinde denen Lazlar önemli yara aldı. Bazı kişiler komşularının ve arkadaşların yüzüne bakamaz olduklarını, bazıları korktuklarını işlerinden endişe duyduklarını, telefonda bile rahat konuşamayıp dinlenme endişesi taşıdıklarını söylüyordu. Kimisi ise daha ilginç yollar bulup artık Laz olduklarını söylemediklerini, Gürcüyüz ya da Hemşinliyiz dediklerini söylüyorlardı. Yani geriye kala kala bir elin parmakları kadar bu işin lokomotifi insanlar kalıyordu. Onlar hukuki yollardan hiç caymadılar. İnançlarını, isteklerini hep demokrasinin yasal zemininde hareketlendirip bugünlere taşıdılar.
Günümüze gelindiğinde artık 20 yıl öncesine göre çok farklı bir Türkiye’deyiz. Çeşitli Lazca yayınların yapılabildiği bir Türkiye var. Kitaplardı dergilerdi derken artık Lazların bir de gazetesi var. Bugünlerde aldığımız sevindirici bir haberde dünyada ilk Laz televizyonun uyduya çıkması oldu. Ve bunların içinde elbette ki en önemli olan Lazcanın okullara girmesidir. Ve burada önemli bir şeyi de atlamamak gerekiyor. Bütün bunların gerçekleşmesinde şahıs ya da kurum bir aracı olarak vesile olmuştur ama asıl vesile ya da araç ülkemizin demokratikleşmesidir. Bu demokratikleşme sürecine Lazların bir katkısı olduğunu söylemek elbette ki pek doğru olmayacaktır fakat bu anlamda mücadele eden ve bedel ödeyen Kürtlerin hakkını teslim etmek yerinde olacaktır diye düşünüyorum.
Sonuç olarak gelinen noktada bu hakları elde etmek yetmiyor, bu hakların kullanılması gerekiyor. Bunların kullanılması da Lazların derneklerine vakıflarına, enstitülerine ve özellikle okullardaki seçmeli derslerine sahip çıkmalarıyla olur. Bugün artık kimse Laz kim diye sormuyorsa, Karadenizliye Laz demiyorsa bu çalışmalar sayesindedir. Dilini kültürünü seven, saygı duyup sahip çıkan pırıl pırıl gençler yetişiyorsa Lazlar bu gençliğe sahip çıkmalıdır.
Dipnot: 1 Söz konusu edilen 31 Ocak 1993 tarihli Bugün gazetesinin günümüzde yayımlanan Bugün gazetesi ile ilgisi yoktur.
Bu haberi okuyanlar aşağıdakileri de okudu
LAZ KÜLTÜRÜ HAREKETİ 93 SÜRECİNDEN LAZ ENSTİTÜSÜNE
LAZ KÜLTÜRÜ HAREKETİ 93 SÜRECİNDEN LAZ ENSTİTÜSÜNE 1992 yazında Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda kitaplara bakarken bir kitap yüreğimi hoplatmıştı. Lazların Tarihi adındaki bu
LAZ TARİHİ İLE İLGİLİ KAYNAKLAR
''LAZLAR'' M.Recai Özgün Lazların tarihini anlatan M. Recai Özgün’ün ‘’Lazlar’ ’isimli kitabı bu alanda yazılan ender kitaplardan biri. Rahmetlik olan yazar geride çok değerli bir
LAZLARIN MÜSLÜMAN OLMASI
Lazların İslamiyet’le tanışmaları ve Müslüman olma süreçleri farklı kaynaklarda farklı şekillerde anlatılmaktadır. Lazların İslamiyet’le tanışmaları Osmanlı Devleti'nin bölgeyi
"Lazca ile Ancak Şarkı Söylenir" Demişlerdi!
Lazca Açıklamalı Aritmetik Ders Kitabı Yazan : Ali İhsan Aksamaz Lazca ağırlıklı çalışmalarıyla tanınan "Lazika Yayın Kollektifi," Lazca ve Laz kimliği açısından çok önemli bir
Lazca bir kitap "Çoyişkimişi Şura"
İlginç bir Lazca kitap Kitabın adı Çoyişkimişi şura (Köyümğn Kokusu). Yazarı Mustafa Kabaoğlu. Kitap şiir kitabı. Kitabın sol yaprağında Lazca, sağ yaprağında Türkçe meali yazıyor.