DİLLER NEDEN ÖLÜR? NE YAPILABİLİR? (1)
Kâmil AKSOYLU TOROCİ
Dünyada tek dilin konuşulduğu ülke neredeyse yok gibidir. Genelde bir ülke içinde birçok dil bir arada konuşulmaktadır. Değişik kaynaklardaki verilerde mesela Zaire’de 200’ün üzerinde, Nijerya’da 400’ün üzerinde veya Yeni Gine’de 800’ün üzerinde dil ya da değişik lehçelerin konuşulduğu söylenmekte.
Bazen de tam tersi durumla karşılaşıp bir dilin birçok ülkede konuşulduğunu görürsünüz. İngilizce 80 ülkede konuşulur ve 45 ülkenin resmi dilidir. Fransızca 50 ülkede konuşulmakta ve 32 ülkenin resmi dilidir. Keza İspanyolca ve Portekizce de değişik ülkelerde konuşuluyor.
Çok dilli ve çok kültürlü kimi ülkeler bu zenginliklerini yasalarla korumaya çalışmaktadır. Bazı ülkelerde de tehlike altındaki diller için Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) koruma programları uygulanmaktadır. Bizim ülkemiz de çok dilli ve çok kültürlü bir yapıya sahiptir. Fakat gel gör ki ülkemizde yakın bir gelecekte 20 civarında dilin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olmasına rağmen ne yasalarla koruma altına alınmıştır, ne de ülkemizde UNESCO tarafından yürütülen bir çalışma vardır.
Araştırmalarda çeşitli dilleri konuşanlara dair verilen bilgilerin yaklaşık değerler olduğu belirtilmekte. Özellikle azınlık dillerinin siyasi kaygılarla öne çıkarılmaması, ikinci bir dil bilenlere yönelik verilerin sağlam olmayışı ve başka sosyal nedenlerle birlikte kimi yerlerde de coğrafi engeller resmi dilin dışında konuşulan dillerle ilgili sonuçların yaklaşık olmasının nedenleri olarak gösterilmekte.
Dilbilimcilere göre bir dili çocuklar öğrenmiyorsa ve genç kesim konuşmuyorsa ciddi olarak tehlike altındadır. Eğer bir dilin konuşanı yoksa o dil ölü dil olarak kabul edilmektedir. Bütün canlı organizmalar gibi bir dil için de en son aşama ölümdür. Son konuşmacısını kaybeden dillerin artık yeniden canlanma ihtimali yoktur. Ancak kayıtlarda adına rastlanabilir.
Yine dilbilimcilere göre dünyada 6000 dolayında dil konuşulmakta. Önümüzdeki yüzyıl içinde bu dillerin yarısının kaybolacağı ya da bir şekilde öleceği tahmin edilmektedir. Dil üzerine çalışma yapanların görüşleri dillerin neden öldüğünün tek bir nedeni olmayacağı yönünde birleşiyor. Canlılarda olduğu gibi dillerin ölümü de bilinir nedenlere bağlıdır. Dilbilimcileri bu alanda bazı sınıflandırmalar yaparak hiç değilse tehlike altındaki dillerin kurtarılabileceğine dikkat çekmektedirler.
Hangi dilin daha çok tehlike altında olduğuna dair karşılaştırmaların yapılabileceği bileşenler olmasa da, lengüistik, etnolojik ve sosyolojik verilerden belirlenen ortak kriterlerle herkes dilinin tehlike seviyesini belirleyebilir. Son yıllarda UNESCO’nun bu yöndeki çalışmaları kamuoyunda sıklıkla paylaşılmaktadır. Önem bakımından çocukların ve genç nüfusun kendi anadillerini konuşup konuşmaması kriterlerin en başında gelmektedir.
1.Tehlike altındaki dil, henüz genç nüfusunu ve günlük hayat içindeki itibarıyla toplum içindeki meşru zeminini kaybetmemişse bu dil yaşamayı sürdürecektir.
2. Tehlike altındaki dil, mevcut eğitim sisteminde varlığını gösterebiliyorsa, konuşmacıları tarafından yazılıp okunabiliyorsa,
3. Tehlike altındaki dil, çarşıda, pazarda, hastanede, yerel bürokraside kendine yer bulabiliyorsa,
4. Tehlike altındaki dilin konuşmacıları mevcut sistemde dillerini bilişim, elektronik gibi teknolojik ortamda kullanabiliyorlarsa o dilin yaşama şansı vardır.
Belirtilen bu kriterler olumlu olduğu sürece dilin yaşama şansı sürecektir. Tersini düşünüp bu kriterlerin hangisinin ne derece olumsuz olduğu ise o dilin ölümüyle ilgili tehlike seviyelerinin de göstergesidir. Eğer bu kriterlerin tümü olumsuz ise o dilin ölümünün çok yakın olduğuna dair tehlike çanları çalmaktadır.
Dolayısıyla bizim dilimiz Lazca özeline gelirsek, dilimizin neden tehlike altında olduğunu anlamadan ne yapıla bilirin cevabı pek sağlıklı olmaz. Çözümü toplum, bilim insanları ve devlet üçgeninde aramak gerekiyor. Bunun için bana göre olmazsa olmaz birkaç unsurun altını çizmek gerekli.
-
Toplumsal Farkındalık
-
Dilbilimcilerin Rolü
-
Devletin Rolü
-
Metodolojik (yöntem bilimsel) Çalışma
Gelecek yazımda bu başlıklarda Lazcayı içine alan tehlike kriterleri ve çözüm önerilerine ilişkin görüşlerimi paylaşmak umuduyla hoşça kalınız.
Bu haberi okuyanlar aşağıdakileri de okudu
EN GÜÇLÜ İLK 10 DİL
ünyada bugün 6 binden fazla dil konuşuluyor. Bunların 2 binini konuşan insan sayısı binden az. Bu dillerin sadece 15'i, dünya genelinde iletişimin yarısına karşılık geliyor.
Lazca seçmeli ders - Kamil Aksoylu
LAZCA SEÇMELİ DERS Öncelikle bunun yeni bir şey olmadığını söyleyelim. Konuyu bilmeyenler olabilir. Yanılmıyorsam Talim Terbiye Kurulu’nun geçtiğimiz yıl aldığı karardır. Talep
Çok dillilik
Çokdillilik Bütün canlılar için bir şekilde iletişimin bir yolu vardır. İnsanlar konuşa konuşa dedikleri dil, insanları hayvanlardan ayıran ve tarih boyunca gelişen bir iletişim
Kimsesizlerin dili (Lazca hakkında bir kaç tesbit)
Bir söz vardır "Size ne kadar genç göründüğünüzü söyleyenler, böylelikle yaşlanmış olduğunuzu da ima ederler". İnsanlar yaşlanmanın ölüm, dolayısı ile son olduğu düşünerek, hiç
DİL NEDİR? ANADİLİ, KONUŞMA DİLİ, YAZI DİLİ
DİL NEDİR? ANADİLİ, KONUŞMA DİLİ, YAZI DİLİ Dil, genel anlamda bütün canlıların duygu, düşünce ve içgüdülerini birbirine anlatan veya bir şekilde birbirine aktaran bir iletişim
‘Karadenizlileri Lazlaştırmak, Laz dilini ve kültürünü yok etti’
‘Karadenizlileri Lazlaştırmak, Laz dilini ve kültürünü yok etti’ “Karadeniz topraklarında onca farklı dil ve kültür bir arada barınırken hepsinin Lazlaştırılması, Laz diline ve